"Âdi bir insan da olsa, hattâ çocuk da olsa, hattâ küçük bir kavim içinde de bulunsa, pek kıymetsiz bir dâvâ hususunda cumhura muhalefet edip yalan söylemeye cesaret edemez." Yüzü kızarmadan yalan söyleyenleri görüyoruz, burayı nasıl anlayabiliriz?
Değerli Kardeşimiz;
"Fıtrat-ı beşeriyenin iktizasındandır ki âdi bir insan da olsa hattâ çocuk da olsa hattâ küçük bir kavim içinde de bulunsa, pek kıymetsiz bir dava hususunda cumhura muhalefet edip yalan söylemeye cesaret edemez."(1)
İfade etmiş olduğunuz insan tiplemelerinde ise, vicdan kokuşmuş, fıtrat bozulmuş ki yalana tenezzül ediyorlar. Yani fıtrat ve vicdan açısından Ebu Cehil’in gerisinde kalan insan müsveddeleri oluyorlar. Dolaysı ile Üstadımızın yukarıdaki mantık önermesini bu tipler üzerinden kuramayız.
Zaten Üstadımız da o zamanki el değmemiş ve mertliğine güvenilen necip bir kavim üzerinden bu mantık önermesini kuruyor.
Hadis alimlerin yalan söylediği sabit olan birisinden -bu Müslüman da olsa fark etmez- hadis nakletmenin haram olması konusunda ittifak etmeleri, yalan konusunun ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Doğru sözlü bir kafir yalancı bir Müslümandan daha evladır.
Safvan İbnu Süleym (r.a.) anlatıyor:
“Ey Allah’ın Resulü, dedik, mü’min korkak olur mu?”
“Evet!” buyurdular. “Pekiyi cimri olur mu?” dedik, yine:
“Evet!” buyurdular. Biz yine:
“Pekiyi yalancı olur mu?” diye sorduk. Bu sefer: “Hayır!.." buyurdular.(2)
Dipnotlar:
(1) bk. İşaratü'l-İ'caz, Bakara Suresi 23-24. Ayetlerin Tefsiri.
(2) bk. Muvatta, Kelam, 19, (2, 990).
Ek bilgi için tıklayınız:
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü