"Ahlâk" ne demektir?
Değerli Kardeşimiz;
Ahlâk; hulk kelimesinin çoğulu olup “huy, tabiat, mizaç, seciye” gibi mânâlara gelir. İnsanın fıtratıyla, yaratılışıyla yakından ilgilidir. “Falanın ahlâkı şöyledir” dediğimizde bu halin onda bir karakter halini aldığını kastederiz. Yoksa sadece birkaç defa o şeyi yapmak ahlâk sayılmaz. Meselâ; çevrenin baskısı veya şöhret hevesiyle ara sıra ikramda bulunan biri ahlâken cömert sayılmaz. İmkânı olmadığı için herhangi bir ikramda bulunamadığı halde, kalbi verme arzusuyla coşan birisi ise, ahlâk itibariyle cömerttir.
İnsanın mahiyeti bir tarla gibidir. Bu tarlada, iyilik ve kötülük tohumları beraberce bulunur. Kötü duyguları susturup iyi duyguları harekete geçirmek, ahlâk-ı hamidenin (övülmüş ahlâkın) temel bir esasıdır.
Hem ilahi dinler, hem de beşeri sistemler ahlaka büyük bir ehemmiyet ve geniş yer verirler.
Ahlâkın kaynağının ilahi emirlerle mi, yoksa beşeri kanunlarla mı olduğu zaman zaman tartışılır. İnsanı yaratan yüce Yaratıcının, o insanın tabiatını en iyi bildiği açıktır. “Yaratan bilmez olur mu?” ayeti bu hakikati ders verir. (Mülk Suresi, 14)
Dolayısıyla, ahlâk hakkında hüküm ancak Allah’ındır. Kur’an-ı Kerim, en güzel ahlak modelini ortaya koyar. Çizilen bu çerçeveyi hayatında en güzel uygulayan ise, Hz. Peygamber (asm.) olmuştur. Hz. Aişe’nin, “Onun ahlâkı Kur’an ahlâkı idi” sözü bu gerçeğe işaret eder. (Müslim, Müsafirin, 139)
Evet, Habib-i Kibriya Efendimiz (sav.), sözüne, şahâdetine, ahdine, kefâletine ve sadakatine en azılı düşmanları da dâhil, herkesin kesin olarak inandığı ve takdir ettiği “El-Emin” sıfatına sahip, en kâmil ve güzel ahlâkında herkesin birleştiği emsalsiz bir zattı.
“Mu’cize-i Muhammedî, ayn-ı Muhammeddir (A.S.M.)…. Bütün ümmet hatta düşmanları da dâhil olduğu halde icma’ etmişler ki, bütün ahlak-ı haseneye câmi’dir. Nübüvvetten evvel ondaki ahlâk-ı hamîdenin kemâline tercümen olan “Muhammed-ül Emin” ünvanıyla iştihar etmiştir…” (Asar-ı Bediyye)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü