"Ahmed" ve "Muhammed" isimleri arasında fark var mıdır? Mesela "Mucizat-ı Ahmediye", "Hakikat-ı Muhammediye" gibi tabirlerdeki isimlerin seçilmesi nasıl olmaktadır?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Peygamber Efendimiz (asm)'in her bir ismi, bir hakikatin unvanı hükmündedir. Bu noktayı nazara alarak her bir ismini tek tek inceleyelim.

Muhammed (asm) ismi, Allah tarafından övülmüş, demektir ve aynı zamanda Allah’a çok hamd eden mânalarına gelir. Peygamber Efendimiz (asm)'in nübüvvet ve risalet yüzünü temsil eden bir isimdir.

Ahmed (asm) ismi ise, Peygamber Efendimiz (asm)'in velayet ve kulluk cihetini temsil ediyor. Yani Allah nezdindeki makam ve mevkiine işaret eden bir isimdir.

Risale-i Nurlarda bu iki ismin çokça zikredilmesinin sebebi, daha ziyade Peygamber Efendimiz (asm)'in manevî şahsiyetini ve cephesini tarif etmek içindir. Malum, bu zamanda felsefe ve madde çok ileri gittiği için, manevî meseleler örtülü ve muallâkta kalmıştır. Risale-i Nurlar bu zamanda bu örtüyü kaldırıp, muğlaklık ve müphemiyeti izale ediyor.

Mustafa ismi, kâinatın ve mahlûkatın en mümtazı ve en müstesnası demektir. Yani Allah Resulü (asm), şu mahlûkat içinde Allah’ın isim ve sıfatlarına en büyük ve en cami’ bir aynadır. Nasıl Allah’ın isimleri içinde ism-i a'zam varsa, mahlûkat içinde de mazhar-ı azam vardır ki bu da Habib-i Kibriya Efendimizdir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 15.643
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Ziyaretçi (doğrulanmadı)

"Ahmed" isminin daha çok ubudiyeti, velayeti ile alakadar olduğu, mucize de velayeti ile daha çok alakadar olduğu için "Mucizat-i Ahmediye" denilmiş, diye açıklanmış. Mucize, nübüvveti ile daha çok alakadar olmaz mı?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)

Zât-ı Muhammediye unvanı Peygamber Efendimiz (asm)'in nübüvvetini temsil ediyor. Nübüvvet ise Allah ile Peygamber Efendimiz (asm) arasında perdesiz ve en üst seviyeden bir konuşmadır. Bunun vesikası ise mu’cizelerdir.

Zât-ı Ahmediye unvanı Peygamber Efendimiz (asm)'in manevî velayetini temsil ediyor. Yani Allah katındaki velayetinin bir unvanıdır. Nübüvvetten çok, velayete bakıyor. Nitekim Peygamber Efendimiz (asm)'in velayeti nübüvvetine bir mebde yani başlangıç hükmündedir. Bu gibi ifade ve unvanlar alelade kullanılmıyor; bazı hakikatlere karine ve delalet oluyorlar.

Öncelikle şunu ifade edelim: Peygamber Efendimiz (a.s.m.) miraca giderken de peygamber idi. Şu var ki, Peygamber Efendimiz (asm.)'in mi’raca gidişi (veya yükselişi) velayet cihetiyledir. Yani Peygamberimiz mi’raca kul olarak, kulluk sıfatıyla ve bütün mü’minleri temsilen çıkmıştır.

Mi’rac, Üstadımız'ın ifadesiyle, “Zat-ı Ahmediyenin (a.s.m.) meratib-i kemalatta seyr-i süluku”dur.

Cenâb-ı Hak, o en sevgili kulunu rü’yetine mazhar kılmakla şereflendirmek dilediğinde, onu mi’rac mu’cizesiyle bir terakki ve tekemmül yolculuğuna çıkardı. Burada Cenâb-ı Hakk’ı bir makamda görmek medar- bahs değil, bütün mekânları ve makamları geride bırakan ulvî bir mertebede O’nunla görüşmek söz konusudur.

Peygamber Efendimizin (asm) velayeti ile nübüvveti iç içe geçtiği için, ondan sâdır olan her harikulade hâdiseye mu’cize demekte bir mahsur yoktur. Yani "Mucizat-ı Ahmediye" tabirine yanlış diyemeyiz.

Peygamber Efendimiz (asm) doğumunda ve doğumundan önceki dönemlerde bile mu’cizeye mazhar olmuş bir peygamberdir. Halbuki bi’setten evvel Peygamber Efendimiz (asm) veli idi.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yükleniyor...