"Ahsen-i takvim kıymetini alır, âlâ-yı illiyyîne çıkar. " cümlesinde, "ahsen-i takvim kıymetini almak", aynı zamanda "âlâ-yı illiyyîn makamına çıkmak" olarak ifade ediliyor. Bu kıymete ermek ve böyle bir makama çıkmak, dünyada mı olacaktır, ahirette mi?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Bu İkinci Mebhas’ın giriş cümlesinde,

“İnsan ahsen-i takvimde yaratıldığı ve ona gayet câmi bir istidad verildiği için; esfel-i safilînden ta âlâ-yı illiyyîne, ferşten ta arşa, zerreden ta şemse kadar dizilmiş olan makamata, merâtibe, derecâta, derekâta girebilir ve düşebilir bir meydan-ı imtihana atılmış…”(1)

buyuruluyor. Yani, ahsen-i takvimde yaratılan insan bu mükemmel yaratılışını hayırda ve istikamet yolunda kullandığı takdirde âlâ-yı illiyyîne çıktığı gibi, aynı sermayeyi şer yolunda kullandığında esfel-i safilîne düşer.

Birinci Mebhas’ta geçen,

“İnsan nuru iman ile ala-yı illiyyine çıkar. Cennete layık bir kıymet alır. Ve zulmeti küfür ile esfel-i safilîne düşer cehenneme ehil olacak bir vaziyete girer.”(2)

cümleleriyle, insanın yükselişinin de alçalışının da bu dünyada gerçekleştiği açık şekilde beyan edilmiş oluyor.

Dünya ahiretin tarlası olduğundan, dünyada manen yükselen insanlar ahirette de cennetin yüksek tabakalarına çıkacaklar, alçalan insanlar ise cehennemin en aşağı derekelerinde azap çekeceklerdir.

Bundan dolayı, “âlâ-yı illiyyîne” cennetin en yüksek mertebeleri, “esfel-i safilîne” ise cehennemin en aşağı tabakaları şeklinde mâna verilmiştir.

Dipnotlar:

(1) bk. Sözler, Yirmi Üçüncü Söz, İkinci Mebhas.

(2) bk. age., Birinci Mebhas.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...