"Arkadaş! Bu risale, Kur'anın bazı âyâtını şuhudî bir tarzda beyan eden bir nevi tefsirdir. Ve hâvi olduğu mesail, Furkan-ı Hakîm'in cennetlerinden koparılmış bir takım gül ve çiçekleridir..." Devamıyla izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Arkadaş! Bu risale, Kur'ân'ın bazı âyâtını şuhudî bir tarzda beyan eden bir nevi tefsirdir. Ve hâvi olduğu mesâil, Furkan-ı Hakîmin Cennetlerinden koparılmış birtakım gül ve çiçekleridir."

Mesnevî-i Nuriye ya da Katre bölümü, âyetlerin manevî bir tefsiri hükmündedir. Bu risalede geçen her bir mesele Kur’ân cennetinden koparılmış birtakım gül ve çiçeklerdir.

"Fakat, ibaresindeki işkâl ve îcazdan tevahhuş edip, mütâlaasından vazgeçme. Mütalâasına tekrarla devam edilirse, meluf ve menus bir şekil alır."

“İşkâl" cümlenin zor anlaşılması; îcaz ise, sözü kısa söylemek, az sözle, çok manayı ifade etmek demektir.. İkisi bir araya geldiğinde manayı anlamak biraz zorlaşır.

"Kezâlik, nefsin temerrüdünden de korkma. Çünkü, benim nefs-i emmârem bu risalenin satvetine dayanamayarak inkıyada mecbur olduğu gibi, şeytanım da 'Eyne'l-meferr?' diye bağırdı."

Üstad Hazretleri; bu risalede ifade edilen ulvî hakikatleri anlama konusunda nefsin inadı seni yıldırmasın ve korkutmasın; benim nefsim de inadı bırakıp itaate mecbur kaldı, diyor.

Ayrıca şeytanım da bu yüksek ve çok tesirli hakikatler karşısında "Eyne'l-meferr? / kaçış nereye?" diye bağırdı.

"Sizin nefis ve şeytanlarınız benim nefis ve şeytanımdan daha âsi, daha tâği, daha şakî değiller." (1)

Üstad Hazretleri Rabbine karşı kulluk vazifeleriyle, deruhte ettiği iman hizmetinin icaplarını en mükemmel bir şekilde ifa ve icra etmiştir.

Üstad Hazretleri, vazife noktasında kaleme aldığı ve umumun istifadesine takdim ettiği Nur Külliyatı'nda, büyük bir mürşid, müstesna bir mütefekkir olma vasıfları hemen nazara çarpmakla birlikte, nefis terbiyesiyle alâkalı konularda kendisini “herkesten ziyade nasihate muhtaç” görür. Bu sadece bir tevazu değildir. Üstad Hazretleri dile getirdiği bu manaları iç âleminde tekemmül ettirerek nefsini terakki yolculuğunda ilerletirken, bunları kaleme almakla da okuyucularına ehemmiyetli bir ders vermektedir. Yani, bunları düşünürken kendi nefsini, yazarken de nefsiyle birlikte diğer nefisleri de muhatap almıştır. Eğer, bu manaları sadece kendi nefsine ders verseydi, yazmasına lüzum kalmazdı.

Bu noktada Allah Resulü'nün şu hadis-i şerifleri çok dikkat çekicidir: “İçinizde Allah’ı en çok seven benim. Ve O’ndan en çok korkan da benim.” (Buhârî, Îmân 13)

Bu hadis-i şerifte kullukla vazife muvazenesinin en ileri seviyede kurulduğunu görüyoruz. Bütün enbiyanın serveri, bütün evliyanın sultanı olması, bütün kâinatın onun nurundan yaratılmış bulunması, kendisinin Allah’tan korkma noktasındaki o en ileri derecesine hiçbir noksanlık getirmemiştir.

Peygamber varisi olan bütün büyük zatlarda olduğu gibi, Üstad Hazretlerinde de bu ruhun her zaman hâkim olduğunu görüyoruz.

Dipnotlar:

(1) bk. Mesnevî-i Nuriye, Katre.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 4.297
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...