"Arkadaş! Şu müşevveş eserlerimle büyük bir şeyin etrafını kazıyorum. Amma bilmiyorum, keşfedebildim mi? Veyahut sonra inkişaf edecektir. Veyahut bilâhare zuhur edecek. Keşfine yol açıp gösteriyorum." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Mesnevi-i Nuriye; Üstad Hazretlerinin enfüsî âlemde yapmış olduğu keşif ve tespitlerden teşekkül eden bir kitaptır. Bu kitabın izahı Risale-i Nur’un tamamıdır. Zira Mesnevi-i Nuriye Risale-i Nur'un bir hülasası, çekirdeği ve fidanlığı gibidir. Bu yüzden, Risale-i Nur'a aşina olmayan birisinin ilk merhalede Mesnevi-i Nuriye'den istifade etmesi zordur. Üstad’ın; "Sonra inkişaf ve zuhur edecek" dediği de Risale-i Nurlardır. Üstad Hazretleri Mesnevî-i Nuriye’nin başında şöyle buyuruyor:
"Eski Said Yeni Said'e inkılâp etmiş. Aslı Farisî, sonra Türkçe olan Mesnevî-i Şerif gibi o da Arapça bir nevi Mesnevî hükmünde Katre, Hubab, Habbe, Zühre, Zerre, Şemme, Şule, Lem'alar, Reşhalar, Lâsiyyemalar ve sair dersleri ve Türkçede o vakit Nokta ve Lemeatı gayet kısa bir surette yazmış; fırsat buldukça da tab etmiş. Yarım asra yakın o mesleği Risale-i Nur suretinde, fakat dahilî nefs ve şeytanla mücadeleye bedel, hariçte muhtaç mütehayyirlere ve dalâlete giden ehl-i felsefeye karşı, Risale-i Nur, geniş ve küllî Mesnevîler hükmüne geçti."
"ÜÇÜNCÜ NOKTA: O Yeni Said'in münazarasıyla nefis ve şeytanın tam mağlûp edilmesi ve susturulması gibi, Risale-i Nur dahi yaralanmış tâlib-i hakikati kısa bir zamanda tedavi ettiği gibi, ehl-i ilhad ve dalâleti de tam ilzam ve iskât ediyor. Demek, bu Arabî Mesnevî mecmuası, Risale-i Nur'un bir nevi çekirdeği ve fidanlığı hükmündedir. Bu mecmuanın yalnız dahilî nefis ve şeytanla mücadelesi, nefs-i emmarenin ve şeytan-ı cinnî ve insînin şübehatından tamamıyla kurtarıyor. Ve o malûmat ise, meşhûdat hükmünde ve ilmelyakîn ise, aynelyakîn derecesinde bir itminan ve bir kanaat veriyor."
"DÖRDÜNCÜ NOKTA: Eski Said, ilm-i hikmet ve ilm-i hakikatin çok derin meseleleriyle meşgul olması ve büyük ulemalarla derin meseleler üzerinde münazarası ve medresenin yüksek derslerini gören eski talebelerinin fehimlerinin derecesine göre yazması ve Eski Said'in de terakkiyat-ı fikriye ve kalbiyesinde, yalnız kendisi anlayacak bir sûrette, gayet kısa cümlelerle ve gayet muhtasar bir ifadeyle uzun hakikatlere kısa kelimelerle işaretler nev'inde, o mecmuayı yazdığı için, bir kısmını en müdakkik âlimler de zorla anlayabilir. Eğer tam izah olsaydı, Risale-i Nur'un mühim bir vazifesini görecekti."
"Demek o fidanlık Mesnevî, turuk-u hafiye gibi enfüsî ve dahilî cihetinde çalışmış, kalb ve ruh içinde yol açmaya muvaffak olmuş. Bahçesi olan Risale-i Nur, hem enfüsî, hem ekseri cihetinde turuk-u cehriye gibi âfâkî ve haricî daireye bakıp marifetullaha geniş ve her yerde yol açmış. Âdeta Mûsâ Aleyhisselâmın asâsı gibi nereye vurmuş ise su çıkarmış..."
"Hem Risale-i Nur, hükema ve ulemanın mesleğinde gitmeyip, Kur'ân'ın bir i'câz-ı mânevîsiyle, herşeyde bir pencere-i marifet açmış, bir senelik işi bir saatte görür gibi Kur'ân'a mahsus bir sırrı anlamıştır ki, bu dehşetli zamanda hadsiz ehl-i inadın hücumlarına karşı mağlûp olmayıp galebe etmiş." (Mesnevi-i Nuriye, Mukaddime)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü