Ayak parmaklarının ikincisi ve üçüncüsü yapışık olması, seyitlik nişanı mı olmuş oluyor? Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin de ayak parmakları böyle miymiş?

Ayak parmaklarının ikincisi ve üçüncüsü yapışık olması, seyitlik nişanı mı olmuş oluyor? Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin de ayak parmakları böyle miymiş?
Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Sabri ise, fıtraten bende mevcud, has bir nişan var. Bütün gezdiğim yerde kimsede görmedim. Sabri'de aynı nişanı fıtri var. Bütün talebelerim içinde, karabeti nesliyeden daha ziyade bir karabet kendinde hissetmiş..."(1)

Üstad Hazretlerinin şemailini "Mufassal Tarihçe-i Hayat"ta kaleme alan A.Kadir Badıllı Ağabey konuyu şu şekilde izah etmektedir:

"Ayak parmaklarından baş parmağı yanındaki parmak ile yanındaki parmak, tırnağı yakınına kadar bitişik ve birleşik idi.*

* Bu hususta Üstâd’ın bizzat ifadeleri lahikalarda mevcut olduğu gibi, hizmetkârlarının da müşahedeleriyle sabittir."(2)

Burdan Bediüzzaman Hazretlerinin başparmağın yanındaki iki parmağın bitişik olduğu sonucu çıkmaktadır. Tabi bunu seyyidlik alameti olarak değerlendirenler olabilir. Bununla ilgili kaynaklarda herhangi bir bilgiyiye ulaşamadığımızdan net bir şey söyleyemeyeceğiz.

Dipnotlar:

(1) bk. Barla Lahikası, Mukaddeme.
(2) bk. Mufassal Tarihçe-i Hayat, II/762, TİMAŞ Yay. İstanbul 1990.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 65.835
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

iltererkman
Bitişik el veya ayak parmakları (sindaktili) elde ve bazen ayakta iki veya daha fazla parmak arasında perde oluşması veya tamamen birbirlerine yapışık olmasıdır Neden: Hastaların % 15-40'ında ailede başka bireylerde de yapışık parmak bulunur. Dolayısıyla bu şekil bozukluğunun ortaya çıkmasında kalıtsal geçiş önemli bir yer tutmaktadır. Bendede var ama kerameti yok sadece yuzerken belki ordekayagi gibi perdeli bir cift avantajli ayaklarin var. Kal saglicakla
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)

Peygamber Efendimizin zatına ve mübarek Ehlibeytine ait alamet-i farıka türünden olan alametleri irsi bir hastalık ya da şekil bozukluğu şeklinde yorumlamayı uygun görmüyoruz. Bu gibi yorumlar bazı sahih hadislere de ilişmek anlamına gelir dikkatli olmak gerekli. 

Mesela şu hadis buna bir örnek olabilir: Câbir b. Semure (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.)’in mührü iki kürek kemiği arasında olup güvercin yumurtası büyüklüğünde kırmızımtırak bir yumru şeklinde idi.” (Müslim, Fedail: 17) ž Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu yüzden yorumlarımıza ve yaklaşım tarzlarımıza dikkat etmemizde yarar var diye düşünüyoruz.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Ygzalto
Selamun aleykum Aklıma takılan sorulardan biri ustad Kürt olduğu halde nasıl oluyorda seyid olabiliyor .. Sonuçta Peygamber Efendimizin Irk-ı Şerifi araptir.. Nasıl intisap kuruluyor ? açıklarsanız memnun olurum .. Şimdiden ALLAH razı olsun .. Selametle .
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)

Üstad Hazretlerinin seyyit ve şerif olduğu soy ağacı ile ispat edilmiş olup bu soy ağacı sitemizde mevcuttur. Üstad Hazretlerinin doğduğu Bitlis bölgesinde sadece Kürtler değil Arap kökenli vatandaşlarda yaşamaktadır. Malum Anadolu medeniyetlerin geçiş noktası olduğu için her kavimden insanlar bu topraklara göç etmiş zamanla Anadolulaşmıştır. Üstad Hazretlerinin Kürdi olması bölgeseldir nesep açısından değildir yani.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
drali
sayın editör kendinizi milliyetinizden arındırıp tıpkı bir Endonezyalı yada Finlandiyalı nur şakirdi gibi safiyane ve duru bir şekilde düşünmenizi rica edicem. kendisini eserlerinde ona yakın yerde sadece lakabi ile (kürdi) değil bizzat benim gibi bir kürt yada bizim kürtler demek suretiyle sadece nesebine işaret eden birisi için bu durumunun nasıl bölgesel olduğunu söyleyebilirsiniz. siz hangi kendini arap bilen birinin Kürtçenin kendi alanında eser verememesini ,edebiyatı adına intişar edememesini dert edinip makale yazdığını yanıp yakıldığını numune olarak gösterebilirsiniz. üstadın Kürtçenin neşvu nemasına dair ufak bir misalini teşkil eden Mutkili meşhur zatın eserine nasıl sevindiğini kaleme aldığını gören ,izan ila bakan herkes anlarki bu zat kürtlerin derdiyle kürtçeylede dertlenmiş kendini kürt bir Müslüman olarak bilmiş bir hamiyetperverdir. bunda türk kardeşimin nurlara iştiyakını inkıtaya uğratacak mülahazasıyla yada yanlış içtihadıyla bu tarz akıldan uzak izahatlar getirmek bir çok kavmi ekrad mensubu nura müştak adaylarıda size ve sitenize soğutacaktır. üstelik bu mantıkla arasında mesafe açmış olan bu tür izahlar diğer sahih nur adair izahlara gölge düşürecektir.yoksa çok ürttense bir türkü kazanmak mülahazası içinde olabileceğiniz düşünüyor değiliz. hürmet, muhabbet ve dua ile..
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)

Bu asırda ırkçılık damarı ziyade ceriha aldığı için Türkçülükte Kürtçülükte çok tehlikeli bir boyuta ulaşmış herkes bu alçak yaradan az veya çok hissesini almıştır. Hatta bu menfi damar Nur şakirtlerine bile sirayet edebiliyor. Bu yüzden Üstad Hazretlerine yapılan Ehlibeyt vurgusu manidar en azından bu menfi damara sürülmüş bir merhem gibidir. İman hakikatlerini muhtaç gönüllere ulaştırmak hususunda bu gibi mülahazalar çakıl taşları gibidir.

Bugün internette Üstad Hazretlerinin Kürt kimliği üzerinden müthiş bir dezenformasyon yapılmaktadır. Türkçülük noktasında yara almış Türk gençleri Risale-i Nurdan soğutulmak istenmektedir. Aynı yara Kürt gençlerinde de farklı bir bakış ile işlenmektedir. Yani Risale-i Nur eksenli değil sadece Kürt bir Said Nursi işlenerek ırkçı bir tutum sergilenmektedir. Bizim bu fitne ve hilelere karşı uyanık olup Risale-i Nuru bu gibi kavmiyetçi mülahazalardan arındırmamız gerekiyor ki Ehlibeyt vurgusu bu konuda en güzel bir yoldur diye düşünüyoruz. Çünkü Ehlibeyte hiç bir Müslüman itiraz edemez ancak münafık ve kafirler bu kavramdan rahatsızlık duyar. 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Gökyüzü
Editörümüzün verdiği cevapların hepsi çok güzel ve isabetli. Rabbim daim eylesin.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
mesahan
Bu bitişik parmak bende de var, merhum bir vakıf abimiz aynen bu Sabri abi meselesini söylemişti. Üstadın Kürtlüğüne gelince belki sitedeki en cahil kişi benim ama Efendimizin soyundan gelen Seyyid ve Şerif bir zat nasıl Kürt denilir aklım almıyor. Türk te olsaydı ben kabul etmez Seyyid derdim. Bunun milliyetçilikle hiçbir alakası yok. Akıl var mantık var.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
oğuzhangözüpek

......Her şeyden önce ÜSTADIMIZ bir Osmanlıdır. Osmanlı da ÜMMET kavramı daha baskındı.Sonraki baskın terim REAYA veya TEBA'ydı. Yani DİN ve Ulus gözetmeksizin DEVLETİNE Bağlı İnsanlar.
..... Soyadının kullanılmadığı ortamda insanlar memleketleri ile anılır tanınırdı.Osmanlıca Haritalara bakarsanız,Güneydoğu bölgesine de KÜRDİSTAN denildiğini görürsünüz.Bu gün Ülkemize göç etmiş BALKAN ulusları bile konuşurken ''BİZ TÜRKLER,Bizim MÜSLÜMANLAR '' GİBİ ifadeler kullanmakta bir sakınca görmezler.Bu bir AİDİYYET ifadesidir.Silahlı Kuvvetler de bulunduğum sıralarda ,Birliğimizde vazife yapan BİR ALMAN SUBAY, NATO denetlemesi esnasında '' HAZIRLANIN, GAVURLAR Geliyor ''demiş ve hepimizi güldürmüştü. Hasbihal niteliğinde ki bu gibi ifadeler üzerinden KİŞİLERİ TAHLİL etmek sakıncalı olur. Asıl olan; YAŞANTILARI ,ESERLERİ,Genel AHLAKLARI ve YAKLAŞIMLARIDIR.

.....O dönemde ARAPÇA,TÜRKÇE bilmeyen KÜRTLERE faydalı olacak bir ESERİN kaleme alınmış olması,elbette ÜSTADIMIZI sevindirecektir. Zira ,Doğunun iLİMDEN UZAK kalmış olmasına ne kadar üzüldüğünü,ÇARELER aradığını hepimiz biliriz. MARDİN'DE bulunduğum sıralarda, en az YÜZYILLIK KÜRTÇE yazılmış bir KAÇ kitap görmüştüm. Mesela; kaç kişi bilir ki, Osmanlı Döneminde ,Peygamber Efendimize asm KÜRTÇE yazılmış MERSİYE VE MEVLÜTLER yazıldığını .AMA Var.
.........KÜRTÇE ;Hint -Avrupa Dil Ailesinden bir DİL OLUP ,Farsça ya(İranca) yakın bir dildir.Ve bu TOPLULUK ve DİL ,Türkler Anadoluya gelmeden önce de bu COĞRAFYADA var olan bir Gerçeklikti. Cumhuriyet Döneminin RADİKAL Ulusçuluk Anlayışı sonucun da, KÜRTLER ve KÜRTÇE ye karşı BİLİNÇ ALTI bir tepkinin oluştuğunu,bununda TOPLUMUMUZDA sık sık GEREKSİZ POLEMİKLERE sebep olduğunu söylemek zorundayım...ALLAH 'ın cc hesap sorarken,ULUSÇULUĞA dayalı bu gereksiz EFORLARIMIZDAN da SUAL edeceğini 
UNUTMAYALIM. 
........Bu ÜLKEYE ; Balkanlardan,Kafkasyadan veya başka Coğrafyalardan gelen İNSANLAR elbette bu ülkeye AİDİYYET duymak zorundadır.Ancak KÜRT TOPLUMU istisnadır. Onlar bu COĞRAFYANIN bir kısmının bir parçasıdırlar.Ve bu gerçeğe; POLEMİK ve AYRIMCILIK konusu yapmadan,yapılmasına da fırsat vermeden SAYGILI OLMAK İnancımızın ve TARİHİMİZİN bir gereğidir. Müslümanlar ile (Araplar ve sonrasında TÜRKLER) Doğu Roma İmparatorluğuna,Selahaddini Eyyubi ile HAÇLILARA ,Osmanlı Döneminde de Tüm Ehli SALİBE karşı(RUSLAR-İNGİLİZLER-FRANSIZLAR-ERMENİLER vs.vs ) Osmanlı Orduları içinde SAVAŞMIŞ Kader Arkadaşlarımızdır. İstiklal Mücadelesi sırasında Bir kaç MÜnferit Hadiseden DOLAYI kader Kardeşlerimize Negatif bakmak AKIL KARI değildir. Sözkonusu Mücadele sırasında da KONYADA,KOCAELİNDE,DENİZLİDE,YOZGATTA vs .vs İngiliz Oyununa kanmış KİMSELER çıkmış ama bunlardan dolayı,Anadolu Türkmenleri TOPYEKÜN zan altına alınmamıştır.
......Bir toplumu olduğu gibi KATEGORİZE etmek İNANCIMIZA sığmaz. Hatayı kim yaptıysa O mesuldur. Biz MÜSLÜMAN MİLLETİNDENİZ. Atalarımızın İSLAMA hizmetleri sadece DUA ve VEFA boyutunda ÖĞÜNÇ kaynağımızdır. Bu sebepten Minnet duygularımız onlarla hep beraber olacaktır.
...
.....ÜSTADIMIZIN Kürt olduğu halde Nasıl olupta EHLİ BEYTTEN olduğu konusuna gelince; Bursa'daki EMİR SULTAN( Emir BUHARİ) Hz.leri Türk soyundan olduğu halde nasıl EHLİ BEYTTEN oluyorsa öyle. EHLİ BEYT; Emevi ve Abbasiler Döneminde SİYASETİN zulmünden korunmak amacıyla,Hilafet Merkezine Uzak veya Ulaşılması zor DAĞLIK Bölgeler göç etmişler bir nevi sığınmışlardır. Bu sebepten TÜRKLER ve KÜRTLER İçinde Ehli Beytten çok İNSAN vardır.Tabiatıyla yaşadıkları toplumlar ile kaynaşmışlar onlar ile anılmışlardır. Hem EHLİ BEYTİN bu şekilde dağılarak FARKLI TOPLUMLAR ile bütünleşmeleri ARAPLARIN bu konuyu bir ÜSTÜNLÜK vasıtası olarak SUİSTİMAL etmelerinin önüne geçmiştir.Bu durum RABBİMİZİN bir LÜTFUDUR. Çağımızda Peygamber (asm) AİLESİ tüm ALEMİ islama yayılmış olup MÜSLÜMAN TOPLULUKLARI Nesebi NEBEVİ ile şereflendirmektedir. Bu güzellik YÜCE ALLAH'IN, Ahirette bizlere şefaat vasıtası kılabileceği bir hususiyet olabilir.Şüphesiz bu bir temennidir.GAYBI Sadece ALLAH cc bilir. Dualarınıza bu yaşlı AĞABEYİNİZİ dahil etmeyi unutmamanızı dilerim.Hayırlı Geceler.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
NurMuhammed

Prof. Nevzat Tarhan'ın konuyla ilgili güzel bir açıklaması

BEDİÜZZAMAN’DA KÜRT GENİ İLE BİRLİKTE HZ. HASAN VE HZ. HÜSEYİN GENETİK MİRASI VAR

Irklar birbiriyle nasıl karışıyor ve hangisi baskın oluyor?

Anadolu biyolojik olarak bir DNA havuzudur, Güneydoğu da öyle. Anadolu’da yaşayan Türkler nasıl Orta Asya’dan kalkmış gelmiş ama buradaki insanların hiç biri çekik gözlü değil. O gen havuzu içerisinde Rum geni, Ermeni geni, Kürt geni, Türk geni, Arap geni hepsinin bir karışımı var. Bu genetik havuzun içerisinde Bediüzzaman Hazretlerinin de Kürt geni ile birlikte Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’e bağlantılı genetik miraslar da var. Bu genetik miraslar içerisinde Bediüzzaman Hazretleri de var. Bediüzzaman Hazretlerinde Kürt genetik mirası daha baskın durumda ama bununla birlikte anne ve babası tarafından oluşmuş bir genetik miras var. Ben bunu Karadeniz’den biliyorum, Karadeniz’de askerlik şubesinde görev yapan bir arkadaş oradaki vatandaşların nüfus kütüklerini incelemiş anlatıyordu; birkaç kuşak öteye gittiğin zaman bakıyorsun ki Alexander oğlu Mehmet veya Nicolua kızı Hüseyin diyor mesela. Bu demektir ki Anadolu’da büyük bir gen havuzumuzun olduğunu gösteriyor.

Bundan hareketle de Bediüzzaman Kürt değil diye bir iddia yok. Zaten öyle bir şey demek de mantıklı değil. Çünkü Bediüzzaman’da üç beş tane gen varsa en büyük geni Kürt ağırlıklı evliliklerle yapmış ve birleştirmiş ataları. Bu soyağacının da belli bir uzantısının var olduğunu gösteriyor. Bu bir realite.

Güneydoğu’da yaşayan kardeşlerimizin şöyle bir duyarlılığı var: Bediüzzaman birleştirici bir figür. Özellikle bizim dini değerlerimizle ve Bediüzzaman’ın Münazarat’ta ve meşrutiyet dönemindeki Kürt aşiretlerinin ikna çabaları için kullandığı metodolojiye baktığımız zaman, bizim içimizden çıkmış deha derecesinde birisi diye sahiplenme motivasyonu var.

ULUSALCILARIN TAHRİKİ…

Bazı Kürt kardeşlerimiz niye bu kadar tepki gösterdi?

Tepkinin kaynağında ulusalcılarının olduğunu düşünüyorum. “Bakın Said Nursi Kürt değil” diye Said Nursi üzerinden birleşme söylemini çürütmeye çalışacaklar. Bu haklı bir itiraz. Ama buna verilecek cevap şudur: Bediüzzaman Said Nursi Kürt’tür ama bununla birlikte hem seyyid hem de şeriftir. Yani nur’un ala nurdur. Kürt olmak güzellikse seyyid ve şeriflik de ona güzellik katmıştır. Bediüzzaman’ın Peygamber Efendimize (asm) akraba bir Kürt olması da Bediüzzaman’ı manen daha da yüceltir çok daha fazla sahiplenme gereğini ortaya çıkarır. “Bak içimizden Peygamber Efendimize (asm) akraba birisi çıkmış hem bizden hem de efendimize akraba.”

SAİD NURSİ’NİN KÜRT OLMASINDAN EZİKLİK HİSSEDİLİYORSA IRKÇILIK DAMARI VARDIR

Mesela bir Türk de seyyid bir kadınla evlense doğacak çocuğu hem Türk kökenli olacak hem de seyyid olacak. Çünkü o çocuk iki geni de taşıyor.

Bu olay Kürt ulusalcılarını rahatsız etti. Ve bunlara yeni bir argüman verdi. Kürt kökenli nur talebelerinin bu argümanı çürütmesi ve savunmaması gerekir. Yalnız şunu da söylemeliyim ki projektörü kendimize de yöneltelim. Eğer içimizde bir his Said Nursi’nin Kürt olmasından bir eziklik, bir suçluluk psikolojisi hissediliyorsa kişinin içinde ırkçılık damarı vardır. Bu kişi kendisini sorgulasın. Bu demektir ki, Peygamber Efendimizi (asm) ırkından dolayı değersizleştiren zihinsel algı ortaya çıkıyor. Kendi ırkını ırklar arası hiyerarşine göre düşünen,  etnik narsizm dediğimiz gizli bir ırkçılık vardır. Kürt olmanın üstüne seyyidlik eklenip üzülüyorsa bu duyguyu yaşayan kimse özeleştiri yapsın.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Lazgin

Nur Muhammed ağabeyin paylaştığı Nevzat Tarhan'ın yazısı bence yeterince izah etmiş. 

Benim de lisede iki Kürt arkadaşım vardı, ama soy kütükleri Hz. Abbas (r.a) a dayanıyordu. O zatların torunları bu coğrafyalara gelip yerleşince kız alıp vermelerle zamanla kürtlesmis. Bunda şaşılacak bir şey yok. Kürt olması da Seyyid olması da doğrudur. Birbirine mâni değildir.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
mermec

Merhabalar Selam,

Bir kişinin Ehli Beyt'e mensub olduğu Türk veya Kürt olması ile ilgili bir durum değildir. O soydan evlilik yapması ile ilgili bir durumdur.

Üstadın Kürt olması seyyid olmasına engel değildir.

Osmanlı Türkçesi ile yazılmış risaleler dahil neredeyse bütün yayınevlerinin külliyatlarını okudum.

Ayrıca bilgisayar ile de araştırma yaptım. Üstad manen seyyid olduğunu ifade ediyor. Ahirzamanda gelecek Hz.  Mehdi'nin neseben seyyid olacağını ifade ediyor. Üstad Bediüzzaman Ahirzamanda gelecek Hz Mehdi'nin hocasıdır...

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...