"Bana ilham geldi." dediğim zaman; bu ilham Allah’tan gelmiyor mu? Melekten vasıtasız ilham demişsiniz. Yani ilhamı melek veriyor. Bu ilhamı melekten mi yoksa Allah'tan mı bilmek gerekiyor?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

İster insanlar olsun, ister cinler olsun, ister melekler olsun, ister ruh olsun tasarruf ve yaratma hususunu Üstad Hazretleri şöyle izah edilmektedir:

YEDİNCİSİ: İrade-i cüz'iye-i insaniye ve cüz-ü ihtiyariyesi, çendan zayıftır, bir emr-i itibarîdir. Fakat Cenâb-ı Hak ve Hakîm-i Mutlak, o zayıf, cüz'î iradeyi, irade-i külliyesinin taallûkuna bir şart-ı âdi yapmıştır. Yani, mânen der: 'Ey abdim, ihtiyarınla hangi yolu istersen, seni o yolda götürürüm. Öyleyse mes'uliyet sana aittir.'"

"Teşbihte hata olmasın, sen bir iktidarsız çocuğu omuzuna alsan, onu muhayyer bırakıp 'Nereyi istersen seni oraya götüreceğim.' desen; o çocuk yüksek bir dağı istedi, götürdün. Çocuk üşüdü yahut düştü. Elbette 'Sen istedin.' diyerek itab edip, üstünde bir tokat vuracaksın. İşte, Cenâb-ı Hak, Ahkemü'l-Hâkimîn, nihayet zaafta olan abdin iradesini bir şart-ı âdi yapıp, irade-i külliyesi ona nazar eder."(1)

İnsanın iradesi, icad etmek noktasından çok zayıf ve çaresizdir, elinden bir şey gelmez. İnsan cüz’î iradesiyle bir şeyi sadece tercih eder, Cenab-ı Hak da onu yaratır. İnsan iman etmeyi tercih eder, onu kalpte Allah yaratır. Allah bu küçük dairede -tabiri caiz ise- kudretini insanın iradesine bağlıyor. "Sizden istemek, benden yaratmak" şeklinde fıtrî bir akit var. İktidarı zayıf, ilmi mahdut ve iradesi cüz’î olan insan neye meylediyor, neyi yapmayı tercih ediyorsa Allah da onu yaratıyor. Şayet Allah kudretini insan iradesine bağlamasa idi, insanın seçme ve isteme hürriyeti olamayacaktı.

Demek Mu’tezilenin zannettiği gibi, Allah’ın yaratması insan iradesini yok etmiyor. Neticede yaratan Allah, tercih eden ise insandır. Yaratan değil, tercih eden mes’ul olur. Burada tercih insana ait bir durum olmasından dolayı mes’uliyet de insana aittir. Yani Allah küllî iradesiyle bir şeyi dilemişse, kulun iradesi bunu engelleyemez. Ancak burada unutulmaması gereken nokta şudur: Hayır ve şer olan, yani insanın cennet yahut cehenneme girmesine sebep olacak işlerde Cenab-ı Hak, tercihi kula bırakmıştır. O, hayrı tercih ederse, Allah hayrı yaratır, şerri dilerse şerri yaratır. Yürümeyi yaratan Allah’tır. Kul dilerse camiye gider, dilerse meyhaneye gider.

Bir fiilin aslını yaratan Allah, vasfını seçen ise insandır. Yaratma noktasında ister insan olsun, ister melek olsun, ister cinler olsun, hepsinin tasarruf ve tedbiri mecazîdir, hakiki tasarruf ve tedbir sadece ve sadece Allah’ın rububiyetidir.

Meleklerin ilham vermesini de bir fiil olarak düşünecek olursak, bu fiilin yaratıcısı Allah, irade edicisi de melektir. Meleklerin şerre kabiliyeti olmadığı için, onların iradeleri sadece hayırda işler. İnsanın, "Ben bugün yemek yedim" demesi nasıl normal bir durum ise, meleğin de "Ben bugün filanca şahsa hayrı ilham ettim." demesi de aynı derecede normaldir. İnsanın yemek yeme fiilini yaratan Allah, neyi yiyeceğini tercih eden ve yemeyi isteyen ise insandır. Meleğin ilhamında da benzer durum hâkimdir. Yani ilham fiilini yaratan Allah’tır, ilhamı irade eden de meleklerdir.

(1) bk. Sözler, Yirmi Altıncı Söz.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 4.669
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...