"Başkasına itimat etmeyen nefsiyle teşebbüs eder... Acaba Mâmehuran hırsızlarını tövbekâr ve sofî eden şu sır değil midir? Evet, ruhları ağlamak istedi, biri bahane oldu, ağladılar." İzah eder misiniz? Mâmehuran hırsızları nasıl tövbekâr ve sofi olmuştur?
Değerli Kardeşimiz;
Bir işin yapılması lazım,ve başkası da bu yükün altına girmeyip bu vazifeyi yapmıyorsa o zaman kendiniz yapacaksınız. Eğer gidenlerin yerine geride kalanlar o hizmeti deruhte edip yerine getirmezlerse o zaman hazır olun, şerri kesir yani çok şer geliyor demektir. İşte aşağıdaki misalde de ifade buyurulduğu gibi, iş başa düştüğünde, başkasının gevşekliği ve tembelliği söz konusu ise, o zaman bu işe gönül adayanlar kolları sıvayıp "bismillah" deyip vazifeyi üzerlerine almalılar. Belki kendileri eskisine nazaran biraz sıkıntılara maruz kalacaklar, amma neticede hem ruhen hem fikren huzurlu olacaklar. Hem de ailesi ve içinde bulunduğu toplumun saadeti noktasından da rahat edilecektir.
İşte bir zaman şarkta meşhur olan Mâmehuran hırsızları, karşılarında kenetlenmiş ve en ufak bir açık vermeyen köylülerden dolayı kendileri yapmış oldukları hırsızlıktan vazgeçmiş ve bir daha bu işi yapmamak üzere tevbe edip pişmanlıklarını ifade etmişlerdir. Dolayısıyla gerek içte gerek dışta huzurumuzu bozan Mâmehuran hırsızları veya onlardan daha dehşetli olan fitne ve fesad komiteleri olabilir.
Bizler el ele verip İslamiyet’in belirlediği ölçüler içerisinde bu memlekette kardeşliği tesis edebilirsek, o zaman hiç bir güç huzurumuzu bozamayacak ve bizler ilelebet yolumuza devam edip Cenab-ı Hakk’ın vermiş olduğu imkanlar ölçüsünde dünyaya geliş gayemize uygun olarak yaşarız.Yoksa Allah muhafaza buyursun bizim gevşekliğimizden başkaları cesaret bulup emellerini bu memlekette icra ederlerse, o zaman ne bizde, ne de toplumda huzur kalmayacak ve adetullah kanunlarına riayet etmememizden dolayı sıkıntılar her tarafımızı saracaktır.
"Elhasıl: Başkasına itimat etmeyen nefsiyle teşebbüs eder. Size bir misâl söyleyeceğim: Siz göçersiniz. Göçerin malı koyundur; o işi bilirsiniz. Şimdi her biriniz, bazı koyunları bir çobanın uhdesine vermişsiniz. Hâlbuki çoban tembel ve muavini kayıtsız, köpekleri değersizdir. Tamamıyla ona itimat etseniz, rahatla evlerinizde yatsanız, bîçare koyunları müstebit kurtlar ve hırsızlar ve belâlar içinde bıraksanız daha mı iyidir; yoksa onun adem-i kifayetini bilmekle nevm-i gafleti terk edip, hanesinden her biri bir kahraman gibi koşsun, koyunların etrafında halka tutup, bir çobana bedel bin muhafız olmakla, hiçbir kurt ve hırsız cesaret etmesin, daha mı iyidir? Acaba Mâmehuran hırsızlarını tevbekâr ve sofî eden şu sır değil midir? Evet, ruhları ağlamak istedi, biri bahane oldu, ağladılar."(1)
Altı çizili soru cümlesinden önce geçen ifadelere dikkatle baktığımızda metodun ne olduğu ve "Mamehuran hırsızlarını pişman eden sırrın" ne anlam ifade ettiği az çok anlaşılmaktadır. Şöyle ki:
Mamehuran aşiretinde sık sık hırsızlık olunca, bu kez herkes kendi malına sahip çıksın diye ortak bir hareket başlıyor. Böyle olunca, yani iş sadece bekçiye veya çobana kalmayıp, herkes malını sahiplenince, hırsızlığın önü kesiliyor. Bu durumda Mamehuran hırsızları işsiz kalıyorlar.
İşsiz kalan Mamehuran hırsızları, bu esnada, çölde Şeyh Ahmed adında bir zatın önünü kesip onun üzerindekileri çalmak istiyorlar. Şeyh Ahmet ise, önce bana on dakika müsaade edin ve beni dinleyin, sonra ne yapacaksanız, ne alacaksanız alın diyor.
Müsaade alan ve kendisini dinleyen Mamehuran hırsızlarına, Şeyh Ahmet tesirli ve anlamlı bir nasihatta bulunuyor.
"Evet, ruhları ağlamak istedi, biri bahane oldu, ağladılar." cümlesi de Şeyh Ahmed'e ve onun bu nasihatlerine işaret etmektedir. İşte Ülkemizde devletten ziyade cemaat ve tarikatların dini sahiplenmeleri, çoluk çocuklarını ve gençlerini muhafaza etmeye çalışmalarının meyvesini çok net görebiliyoruz.
(1) bk. Münazarat, Sualler ve Cevaplar.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
"Başkasına itimat etmeyen nefsiyle teşebbüs eder."
Açıklar mısınız?