"Başta Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm ve Kur'an-ı Mu'ciz-ül-Beyan olarak bütün peygamberlere vasıtamızla gelen mesail-i imaniyeye en evvel biz iman etmişiz." Melekler de gayb olduğu için delil olur mu, devir lazım gelmez mi?
Değerli Kardeşimiz;
Bu hususa iki açıdan bakabiliriz:
Birisi; Ayetü'l-Kübra risalesinin başlarında iman kat’î bir şekilde ispat edildikten sonra, melekler bu ispata müstenid bir delil oluyor. Yani imanı elde etmiş birisinin imanını daha zahir ve daha parlak hale getirilmek için melekler istişhad ediliyor, yani şahid gösteriliyor. Yoksa Allah’a imanı olmayan birisine melekleri istişhad etmek çok manasız olur. Çünkü meleklere iman rüknü Allah’a iman rüknü üzerinde bir şube ve bir daldır. Dal köke, kök ispat edildikten sonra delil olabilir.
Diğer bir mana, imanın altı rüknü arasında zarurî bir münasebet vardır, birisi sabit oldu mu diğerleri de sabit olur. Yani iman rükünleri arasındaki bu sıkı ve kopmaz münasebeti, imanın bu altı rüknünü adeta bir rükün haline getirmiştir. Birisi diğerine hem delil hem de netice oluyor. Yani delil ile netice girift hale gelmiş.
Üstad Hazretleri bu hususu şu şekilde izah ediyor:
"İman, altı rüknünden çıkan öyle bir vahdânî hakikattir ki, tefrik kabul etmez. Ve öyle bir küllîdir ki, tecezzî kaldırmaz. Ve öyle bir külldür ki, kabil-i inkısam olmazlar. Çünkü, her bir rükn-ü imanî, kendini ispat eden hüccetleriyle, sair erkân-ı imaniyeyi ispat eder. Her biri her birisine gayet kuvvetli bir hüccet-i âzam olur. Öyle ise, bütün erkânı bütün delilleriyle sarsmayan bir fikr-i bâtıl, hakikat nazarında bir tek rüknü, belki bir hakikati iptal edip inkâr edemez. Belki adem-i kabul perdesi altında gözünü kapamakla, bir küfr-ü inadî yapabilir."(1)
(1) bk. Şualar, On Birinci Şua, Dokuzuncu Mesele.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü