Bazı hocalar, Risale-i Nurların diğer tefsir kitaplarından farkının olmadığını söylüyorlar. Risale okuyanlar, diğer tefsirleri okumadıkları için, farkı bilmiyorlarmış. İlhamen yazdırılan ve aynı metodla yazılan tefsir kitapları var diyorlar. Doğru mu?
Değerli Kardeşimiz;
Malum olduğu üzere; Kur’an tefsirleri, lafzi ve manevi olmak üzere iki sınıftır.
Lafzi tefsirler; ekseri olarak Kur’an’ın zahiri cümle ve lafız kalıplarını, gramer kaidelerine göre inceleyen tefsirlerdir. Buna klasik tefsir deniliyor.
Manevi tefsirler ise; Kur’an’ın remzi ve deruni manalarını, asrının ihtiyaç ve gereklerine uygun bir şekilde izah ve ispat etmesi üstünde gider. Risale-i Nurlar lafzi değil, manevi bir tefsirdir. Sair tefsirlerin geneli ise; lafzi ve klasik bir tefsirdir. Manevi tefsirler doğrudan zamanın gerekleri ve ihtiyaçlarına bakarken, lafzi gibi tefsirler Kur’an’ı intizam üzerine takip edip incelerler.
Risale-i Nurlar klasik tefsirler gibi, Kur’an ayetlerini baştan alarak sonuna kadar tefsir etmiyor. Sadece günümüzün manevi hastalıklarına deva olan veya dinsiz filozofların tenkidine maruz kalmış ayetleri tefsir etmiştir. Ayetlerin sair lafzi ve kesbi tabirlerini klasik tefsir kaynaklarına havale etmiştir.
Risale-i Nur'da geçen ayetlerin ekserisi imana dair ayetlerden müteşekkildir. Zira bu asır fen ve felsefeden gelen dinsizlik akımlarının tesirinde olmasından, çok iman sahipleri şek ve şüpheden kendilerini kurtaramıyorlar, hatta çoklarının imansız kabre girdiklerini bizzat Üstad Hazretleri kendi ifade ediyor. Bu yüzden Üstad Hazretleri bütün gayret ve mesaisini imanın taklitten tahkike çıkarılması ve dinsiz felsefeye karşı sağlam inancı tesis etmek üzerine teksif etmiştir. İslam’ın diğer hususlarını sair kaynaklara havale etmiştir.
Bir binanın en mühim yeri temelidir. Zira bina temel üstünde durur. İslam binasının temeli imandır. Sair kısımlar ise bu temel üstünde yükselir. Bu zamanın din düşmanları, İslam binasının temeli olan imana hücum ediyorlar. Risale-i Nurlar da İslam binasının temeli olan imanı müdafaa ediyor ve milyonlarca insanın tahkiki imanı kazanıp imanla kabre girmelerine vesile oluyor. Risale-i Nurların manevi tefsir olmasını böyle anlamak gerekir.
Risale-i Nurları aksatmadan, sair kitapları ve tefsirleri okumakta ve takip etmekte bir sakınca yoktur.
İtiraz eden hocalar, ya klasik tefsirin ne olduğunu bilmiyorlar ya da Risale-i Nur'u dikkat ve teemmül ile tahkik etmemişler. Risale-i Nurlar baştan sona kadar manevi ve ilhami bir tefsirdir.
Risale-i Nur'un haricindeki İslami kaynaklarda imana ve Kur'an'ın inceliklerine dair meseleler dağınık ve zamanlarının ihtiyacına göre şekillenmiş ve ona göre tarif edilmiştir. İmani mevzular ayrı ayrı ve teknik tariflerle ehil olanlara izah edilmiştir. Herbir alim bir meseleyi eserinde güzelce tarif etmiş; ama tarif, temsil ve teşbih ile avamın idrakine hitap etmediği için, istifade umumi değil hususi kalmıştır.
Mesela kader konusunu Sad-ı Taftazani elli sayfalık izah ile havassa tam anlatmış; ama avam istifadesiz kalmış. İmam Gazali çok güzel telifatlar ile felsefeye derin darbeler vurmuş; ama bu telifatlardan sadece ehil olan ulema istifade ediyor. Bu yüzden bu zamanda bütün İslami kaynaklara tam vukufiyet ve tam mesai mümkün olmadığı için, sorunları çözmekte zorlanılıyor ve tam itminan sağlanamıyor. Bu da biraz bu zaman şartlarının müsaadesizliği, biraz o eserlerin kendi döneminin şartlarına göre yazılması, biraz havassa hitap etmesi gibi sebeplerden dolayı zamanın ihtiyaçlarına tam cevap veremiyor.
Özetle, bu asırda dini talim ettirip imana dair meseleleri herkesin anlayacağı seviyeye indirecek eğitim kurumları olmadığı ve eski alimlerin eserlerinin anlaşılmasının zorluğuna binaen; imana dair meseleleri temsil ve teşbih dürbünü ile akla yaklaştırıp, en ince ve müşkül meseleleri temsili hikaye metodu ile avamın anlayacağı seviyeye indiren Risale-i Nurlar, bu asrın en mükemmel ve tesirli bir mektebi ve fakültesi olduğu için elzemdir. Üstad'ın şu ifadelere bakalım:
"Bir sene bu risaleleri ve bu dersleri anlayarak ve kabul ederek okuyan, bu zamanın mühim, hakikatli bir âlimi olabilir. (1)
"İ'lem eyyühe'l-aziz! Tevfik-i İlâhî refiki olan adam, tarikat berzahına girmeden zahirden hakikate geçebilir. Evet, Kur'ân'dan, hakikat-i tarikati, tarikatsiz feyiz suretiyle gördüm ve bir parça aldım. Ve keza, maksud-u bizzat olan ilimlere ulûm-u âliyeyi okumaksızın isâl edici bir yol buldum.Serîüsseyir olan bu zamanın evlâdına, kısa ve selâmet bir tarîki ihsan etmek rahmet-i hâkimenin şânındandır." (2)
Dipnotlar:
(1) bk. Lem'alar, Yirmi Birinci Lem'a
(2) bk. Mesnevi-i Nuriye, Onuncu Risale
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar