Bediüzzamanı görmediğimiz hâlde, onun bir talebesi olabilir miyiz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Asıl talebelik onun davasına hizmet etmektir. Bu şekilde bir talebelik için bizzat görme şartı yoktur. Nitekim Üstadımız talebenin tarifini yaparken, “Sözleri kendi malı gibi kabul ederek onun neşrini ve ilanını hayatının en mühim vazifesi telakki etmek"ten söz eder; görüşme şartı aramaz.

Bu tarif kıyamete kadar bakidir ve bu şartı taşıyanlar Nur talebesidirler.

Zaten kendisi bu manada Lahika Mektupları neşretmiş, özellikle ahir ömründe kendisini ziyarete gelenler için şu hatırlatmayı kapısına astırmıştır:

"Umum dostlarıma, hususan ziyaretçilere dair bir özrümü beyan etmeye mecbur oldum:"

"Ekser hayatım inzivada geçtiği gibi, otuz-kırk senedir tarassud ve taarruza maruz kaldığımdan, zaruretsiz sohbet etmekten çekinip tevahhuş ediyorum. Hem eskiden beri maddî ve manevî hediyeler bana ağır geliyordu. Hem şimdi ziyaretçiler, dostlar çoğalmış; hem manevî mukabele lâzım gelmiş. Şimdi maddî bir lokma hediye beni hasta ettiği gibi, manevî bir hediye olan ziyaret etmek, görüşmek, hususan başka yerlerden musafaha için zahmet edip gelmek ziyareti dahi, ehemmiyetli bir hediye-i maneviyedir. Ona mukabele edemiyorum. Hem de ucuz değil, manen pahalıdır. Ben kendimi o hürmete lâyık görmüyorum. Manen mukabele de edemiyorum. Onun için şimdilik aynen maddî hediye gibi bir ihsan olarak bana manevî hediye gibi olan sohbetten zaruret olmadan men'edildim. Bazı beni hasta eder. Maddî hediyenin tam mukabilini vermediğim vakit beni hasta ettiği gibi. Onun için hatırınız kırılmasın, gücenmeyiniz."

"Risale-i Nur'u okumak, on defa benimle görüşmekten daha kârlıdır. Zâten benimle görüşmek; âhiret, iman, Kur'an hesabınadır. Dünya ile alâkamı kestiğim için, dünya hesabına görüşmek manasızdır. Âhiret, iman, Kur'an için ise; Risale-i Nur daha bana ihtiyaç bırakmamış. Hususan Tarihçe-i Hayat'taki mektublar... Hatta hizmetimdeki has kardeşlerimle de zaruret olmadan görüşemiyorum. Yalnız bazı Risale-i Nur'un fütuhatına ve neşriyatına ait bazı kimseler için görüşmek istesem, o zaman görüşmek caiz olabilir ve bana sıkıntı vermez."

"Bu noktayı bilmeyen ziyarete gelenlere haber veriyorum ki; birkaç senedir ceridelerle ilân etmişim ki, benimle görüşmek isteyenleri hususan uzak yerden gelerek görüşmeden gidenleri, hususî dualarıma dâhil ediyorum. Her sabah da dua ediyorum. Onun için de gücenmesinler.”
(1)

(1) bk. Emirdağ Lahikası-II, (112. Mektup)

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

müzeyyen göksoy
üstadımız yazı mektubunda bahsettigi gibi talabe olmanın şartlarından biride yazı yazmaktır
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
ahmedbican
gerçekten doğrudur bu yazıyı yazmakta olan zatı garibin yaşı zaten görmeye veya ziyarete manidir bununla beraber 45 yaşımı aştığım zamnlarda okuduğum risale sayısı 3-4 ü geçmez fakültede okuduğum yıılarda bir ikidefa kırkıncı hocaefendiyi ziyaret hepsi bu,ama övünmek veya iftihar için demiyorum elhamdülüllah rüya larımda kendileri bu garibi kabul etdiler kendimi has ül has talebesi olarak kabul ediyorum liyakatim olmasa da bi iznillah
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
msaydin
"Talebeliğin hâssası ve şartı şudur ki: Sözler'i kendi malı ve te'lifi gibi hissedip sahib çıksın ve en mühim vazife-i hayatiyesini, onun neşir ve hizmeti bilsin. İşte şu üç tabaka benim üç şahsiyetimle alâkadardır. Dost, benim şahsî ve zâtî şahsiyetimle münasebetdar olur. Kardeş, abdiyetim ve ubudiyet noktasındaki şahsiyetimle alâkadar olur. Talebe ise, Kur'an-ı Hakîm'in dellâlı cihetinde ve hocalık vazifesindeki şahsiyetimle münasebetdardır." barla lahikasi
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yükleniyor...