Beşinci Nükte'de, insanın fıtraten gayet zayıf ve aciz olduğu anlatılıyor. Başka yerlerde ise "eşref-i mahlukat, halife-i ruy-i zemin ve mükerrem bir mahluk" olduğu ifade ediliyor. Bu iki farklı değerlendirmeyi nasıl yorumlar mısınız?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Yirmi Üçüncü Söz'de, insanın sonsuz aciz ve fakir yaratılışının hikmeti şöyle nazara verilir:

Fâtır-ı Hakîm, insanın mahiyet-i maneviyesinde nihayetsiz azîm bir acz ve hadsiz cesîm bir fakr dercetmiştir. Tâ ki, kudreti nihayetsiz bir Kadîr-i Rahîm ve gınası nihayetsiz bir Ganiyy-i Kerim bir zâtın hadsiz tecelliyatına câmi' geniş bir âyine olsun.”(1)

Yine aynı Söz'de insanın fiil ve infial cihetleri ayrı ayrı değerlendirilir. İnsan fiil cihetiyle çok aciz ve fakirdir, ama infial yani fiilî kabul etme, ilahî isimlerin tecellilerine ayna olma yönüyle bütün mahlûkattan çok daha ileri bir makama sahiptir.

“Evet ey insan! Sende iki cihet var: Birisi, icad ve vücud ve hayır ve müsbet ve fiil cihetidir. Diğeri; tahrib, adem, şer, nefy, infial cihetidir. Birinci cihet itibariyle; arıdan, serçeden aşağı... sinekten, örümcekten daha zaîfsin. İkinci cihet itibariyle; dağ, yer, göklerden geçersin. Onların çekindiği ve izhar-ı acz ettikleri bir yükü kaldırırsın. Onlardan daha geniş, daha büyük bir daire alırsın.”(2)

Fiil “iş yapma”, infial ise “fiili kabul etme, yani kendisinde bir iş yapılma” cihetidir. Yazı yazmak bir fiildir, bir iştir. Kâğıt bu fiili kabul eder, yani onda yazı yazılır, havada ve suda infial ciheti yoktur; onlara yazı yazamazsınız.

İnfial ciheti için Nur’larda çok güzel bir misal geçer; ayna örneği:

Bir ayna fiil cihetiyle ışık sahibi değildir, o yönüyle son derece fakir ve acizdir. Ama bu ayna kendini güneşe karşı tuttuğunda, infial cihetiyle, yani tecelliyi kabul etme, güneşe ayna olma yönüyle yedi renge ve ısıya sahip olduğu gibi güneşi mesafesiyle de içine alır. Güneş o aynada yüz kırk dokuz milyon kilometre ötede tecelli eder. O birkaç milimlik cam parçası, bu kadar bir derinlik kazanır.

İşte iman ile Allah’a intisap etmek, aklını O’nun eserlerini tefekkürde kullanmak, his dünyasının yönünü ebediyete çevirmek de insanı böyle yükseltir, büyütür ve derinleştirir.

Diğer canlılar bu konuda insanla mukayese kabul etmeyecek kadar geridirler. Ve insan bu yönüyle arzın halifesidir. Arz ve semanın Hâlık’ının muhatabıdır. Ve O’nun ebedî saadet diyarına girmeye adaydır.

Dipnotlar:

(1) bk. Sözler, Yirmi Üçüncü Söz, İkinci Mebhas.
(2) bk. a.g.e.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...