Bid'anın tarifini bilsek de nelerin bid'a olduğuna dair tereddütlerimiz oluyor. Üstad, kebairler içinde bid'alara kalben taraftar olmayı da sayıyor. Bid'alara örnek verir misiniz?

Bid'anın tarifini bilsek de nelerin bid'a olduğuna dair tereddütlerimiz oluyor. Üstad, kebairler içinde bid'alara kalben taraftar olmayı da sayıyor. Bid'alara örnek verir misiniz?
Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Kur’ân ve Sünnet’te yer alan herhangi bir emir ve yasağa muhalif olan her türlü fiil, uygulama ve icat bid’attır.

En büyük bid'a Ehl-i sünnet prensiplerine muhalefet ederek sünnete zıt bir çığır açmaktır ki, İslâm tarihindeki birçok itikadi mezhepler bu sınıfa girerler. Mutezile, Cebriye, Mürcie, Şia gibi fırkalar buna misal olarak verilebilir.

"Bize Kur’ân yeter, sünnet ve icma bize gerekmez." diyenler de bu kapsama girerler.

Son olarak Risale-i Nur'dan bir paragraf ile bidat ve tehlikesine işaret edelim:

"Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etmiş: كُلُّ بِدْعَةٍ ضَلاَلَةٌ وَكُلُّ ضَلاَلَةٍ فِى النَّارِ Yani, اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ sırrıyla, kavaid-i Şeriat-ı Garrâ ve desâtir-i Sünnet-i Seniyye tamam ve kemâlini bulduktan sonra, yeni icadlarla o düsturları beğenmemek veyahut -hâşâ ve kellâ- nâkıs görmek hissini veren bid’aları icad etmek dalâlettir, ateştir."(1)

(1) bk. Lem'alar, On Birinci Lem'a, Altıncı Nükte.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

hasanömür

Bid'a denilmeyeceklere örnek verir misiniz?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)

“Diğer kısmı, “âdab” tabir ediliyor ki, Siyer-i Seniyye kitaplarında zikredilmiş. Onlara muhalefete, bid’a denilmez. Fakat, âdab-ı Nebevî’ye bir nevi muhalefettir ve onların nu­rundan ve o hakiki edebden istifade etmemektir. Bu kısım ise (örf ve âdât), muamelât-ı fıt­riyede Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselâm’ın tevatürle mâ­lum olan harekâ­tına ittiba etmektir.

Meselâ: Söylemek âdabını gösteren ve yemek ve içmek ve yatmak gibi hâlatın âdabının düsturlarını beyan eden ve muaşerete ta­alluk eden çok Sünnet-i Seniyyeler var. Bu nevi Sünnetlere “âdab” tabir edilir.”

Bahsin devamında adabla ilgili örnekleri Üstadımız zaten izah ediyor. Konuşma adabı, yemek yeme adabı, içme adabı, yatma adabı vesaire adablara örnek olarak veriliyor.

Suyu oturarak üç yudumda içmek adab-ı nebevidir.

Yemeğe oturmadan ellerini yıkayıp kurulamamak sünnettir.

Yemekten sonra elleri yıkayıp havluya silmek sünnettir.

Yedikten sonra tabağı sıyırmak sünnettir.

Sofradan doymadan kalkmak sünnettir.

Yemek yedikten sonra iki saat geçmeden bir şey yememek sünnettir vesaire.

“Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-‘in konuşması her dinleyenin rahatlıkla anlayabileceği şekilde açıktı.” Ebû Dâvûd, Edeb, 18

“Konuştuğu zaman onun kelimelerini saymak isteyen sayabilirdi.” Buhârî, Menâkıb, 23

“İyice anlaşılmasını istediği kelime ve cümleleri, üç kere tekrar ederdi.” Tirmizî, Menâkıb, 9

“Biriniz yatağına yatacağı zaman elbisesinin bir ucuyla yatağını silkelesin. Çünkü yatağından ayrıldıktan sonra oraya hangi zararlının girdiğini bilemez. Sonra da şöyle desin; «Rabbim! Senin isminle yatağıma yattım, yine Sen’in isminle yatağımdan kalkarım. Eğer uykuda canımı alacaksan, bana merhamet edip bağışla! Şayet hayatta bırakacaksan, iyi kullarını muhafaza ettiğin gibi beni de fenalıklardan koru!»” (Buhârî, Deavât, 13)

Bu gibi adablara uymak bu adabları ibadete çevirir uymayan ise bu adabların nurundan ve sevabından mahrum kalır.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...