"Binaenaleyh, Mâlik-i Hakikînin daire-i emrinden hariç o vücuda karıştığın zaman zarar vermiş olursun: ümitsizliği intaç eden hırs gibi..." Ümitsizliği intaç eden hırsı nasıl anlamalıyız?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Hırs, bir şeye ulaşmakta, sebepler zincirini atlayarak, neticeyi kısa yoldan elde etme arzusudur. Ekmeden, sulamadan mahsulat almak mümkün değildir.

Hırs; mal, mülk, evlat ve makam gibi şeyleri şiddetle istemek; onlara aşırı tutkun olmaktır.

Hırs; sonu gelmeyen arzu ve doyumsuzluktur.

Hırs; insanın istikametten uzaklaşıp gayr-i meşru yollara sapmasına sebep olan en kötü hasletlerden biridir.

Hırslı insanlar asla ve kat’a muvaffak olamaz, maksuduna erişemez ve çoğu şeyden mahrum kalırlar. Zira neticeyi almak için, neticeye takılmış sebepleri birer birer aşmak gerekiyor. Bunlardan birisi atlansa, netice hâsıl olmuyor. Bu da neticeden mahrum kalmaya sebep oluyor.

Mektubat’tan üç misal:

Hem, en cüz’î işlerde de herkes hırsın sû-i tesirini hissedebilir. Meselâ, iki dilenci birşey istedikleri vakit, hırsla ilhah eden dilenciden istiskal edip vermemek, diğer sakin dilenciye merhamet edip vermek, herkes kalbinde hisseder.

Hem meselâ, gecede uykun kaçmış; sen yatmak istesen, lâkayt kalsan, uykun gelebilir. Eğer hırsla uyku istesen, “Aman yatayım, aman yatayım” dersen, bütün bütün uykunu kaçırırsın.

Hem meselâ, mühim bir netice için birisini hırsla beklersin. “Aman gelmedi, aman gelmedi” deyip, en nihayet hırs senin sabrını tüketip, kalkar gidersin. Bir dakika sonra o adam gelir; fakat beklediğin o mühim netice bozulur.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...