"Bir insanın, vazifesi itibarıyla bir şahsiyeti bulunur ki, hakiki şahsiyetiyle çok noktalarda muhalif düşer. Eğer o vazife sahibi o vazifeye hakiki layıksa ve tam müstaid ise, o iki şahsiyeti birbirine yakın olur." Hem ihtilaf hem yakınlık nasıl olur?
Değerli Kardeşimiz;
"Bir insanın müteaddit şahsiyeti olabilir. O şahsiyetler ayrı ayrı ahlakı gösteriyorlar. Mesela, büyük bir memurun, memuriyet makamında bulunduğu vakit bir şahsiyeti var ki, vakar iktiza ediyor, makamın izzetini muhafaza edecek etvar istiyor. Mesela, her ziyaretçi için tevazu göstermek tezellüldür, makamı tenzildir. Fakat kendi hanesindeki şahsiyeti, makamın aksiyle bazı ahlakı istiyor ki, ne kadar tevazu etse iyidir. Az bir vakar gösterse, tekebbür olur. Ve hakeza..."
"Demek bir insanın, vazifesi itibarıyla bir şahsiyeti bulunur ki, hakiki şahsiyetiyle çok noktalarda muhalif düşer. Eğer o vazife sahibi o vazifeye hakiki layıksa ve tam müstaid ise, o iki şahsiyeti birbirine yakın olur. Eğer müstaid değilse, mesela bir nefer bir müşir makamında oturtulsa, o iki şahsiyet birbirinden uzak düşer; o neferin şahsi, adi, küçük hasletleri, makamın iktiza ettiği âli, yüksek ahlakla kabil-i telif olamıyor." (Mektubat, Yirmi Altıncı Mektup, İkinci Mebhas.)
İnsanın şahsiyeti ile bulunduğu makam birbirine yakın ise, makam ile şahsiyet birbirini teyid ve takviye eder. Makam şahsiyete, şahsiyet makama yakışır ve tam bir ahenk oluşur.
Lakin makam yüksek, kişinin şahsiyeti oturmamış ise, o zaman muvazenesizlikler ve yapmacık hâller teşekkül eder. Çünkü şahsiyeti oturmamış kişi, o yüksek makamı tam dolduramadığı için, suni ve yapmacık hâllere girmeye başlar. Bu da insanların nazarında istiskale (iticiliğe) sebep olur. Bu yüzden makam ile şahsiyet arasında aşırı bir uçurum olmamalıdır.
Sıradan bir er ya da rütbesi çok düşük bir asker mareşal makamına oturtulursa o makamı alçaltır, o makamın izzetini muhafaza edemez.
Üstad Hazretleri kendini nefer, Risale-i Nur'un tecdit hareketini ise müceddidlik makamında görüyor; kendini bu makama layık görmüyor. Bu da Üstad'ımızın ne derece mütevazı olduğunu, acz ve fakrını nasıl bildiğini ortaya koymaktadır. Yoksa Üstad'ımızın şahsiyeti de müceddidlik hatta mehdilik makamı tam bir muvazene ve ahenk içindedir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü