"Bir zaman sinnen, cismen, rütbeten büyük bir adam bana dedi: 'Namaz iyidir. Fakat her gün her gün beşer defa kılmak çoktur. Bitmediğinden usanç veriyor.'" Soru sahibinin kimliği ve kişiliği hakkında bilgi verir misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Üstat Hazretleri kişileri değil, fikirleri esas almış ve onlara cevap vermiştir. Kişinin ismini vermek, çoğu zaman gıybete yol açtığı, hele bu gıybetin yazı ile umuma neşrinin ise daha tehlikeli olduğu için, bu yola kesinlikle girmemiştir. Ancak, gıybet bahsinde fasık-ı mütecahirin yani fıskını açıkça işleyen kişinin gıybetinin caiz olduğunu ifade etmişse de bunu da “garazsız ve sırf hak ve maslahat için” yapılması gibi önemli şartlara bağlamıştır.
Üstat Hazretleri soruyu doğrudan nakletmek yerine, soru sahibinin bazı özelliklerini de sıralıyor. Bu nokta üzerinde biraz durmak gerekiyor:
“Bir zaman sinnen, cismen, rütbeten büyük bir adam” ifadesi, soru sahibinin gerçek manada büyük bir insan olmayıp sadece yaşının, cisminin ve rütbesinin büyük olduğunu beyan etmekte ve böyle bir sorunun çocukça bir soru olduğuna işaret etmektedir.
Bazen, çocukların masa üstüne çıkarak babalarına; “Senden daha uzun oldum.” dediklerine şahit oluruz. Burada çocuğu daha boylu gösteren masanın yüksekliğidir, ondan indiğinde gerçek boyunun ne olduğunu kendisi de görür. Makam ve mevkiler de böyledir. Makamın büyüklüğü veya yüksekliği, kişiyi büyütmez ve yükseltmez. Sadece kısa bir süre için onun yetkilerini artırır; kendisine karşı riya ve korku karışımı bir saygının ortaya çıkmasını sağlar.
Rütbe ve makamın büyüklüğü, yerinde kullanıldığında büyük faydalar sağlayabileceği gibi, insanın gurur ve kibrini artırması cihetiyle de çok zor bir imtihan sorusudur. Üstat Hazretleri gibi bir İslam dâhisine böyle çocukça bir soruyu sorma cesaretini veren de özellikle, o kişinin rütbesinin büyüklüğüdür.
“Namaz iyidir. Fakat her gün her gün beşer defa kılmak çoktur.” sözü, ilk bakışta, soru sahibinin namaza değil onun sürekliliğine karşı olduğu, bunun da tembellikten kaynaklandığı gibi bir kanaati doğuruyor. Ancak, o kişinin esasında namaza karşı olduğu, bunu doğrudan ifade etmek yerine “namaz iyidir” diyerek esas maksadını gizlediği de bilinmektedir.
Şu var ki, bu dersin kaleme alınmasındaki temel maksat o kişiye cevap vermek değil, aynı sözü söyleyen bütün nefisleri irşad etmek olduğundan, kişinin maksadı bizim için önemli değildir.
Biz de bu dersin verdiği hassas metoda aynen uymalı, bu gibi kimselerle karşılaştığımızda fikirlerine cevap vermeli, aynı yanlışa düşme ihtimali olan başka insanları da dikkate alarak cevabımızı dikkatle vermeli ve o yanlış fikrin sahibini de bir “maslahat” olmadıkça, teşhir etmemeliyiz.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü