"Birisi: Esmâ-i İlâhiyenin ayrı ayrı nakışlarını kendinde göstermektir... İkinci yüzü: Şuûnât-ı İlâhiyeye âyinedarlık eder..." Üçüncü vecihteki âyinedarlığın iki yüzünü izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Üçüncü vecihteki aynadarlığın iki yüzü var: Birisi: Esmâ-i İlâhiyenin ayrı ayrı nakışlarını kendinde göstermektir. Âdeta insan, câmiiyetiyle kâinatın küçük bir fihristesi ve bir misal-i musaggarası hükmünde olup, umum esmânın nakışlarını gösteriyor."
"İkinci yüzü: Şuûnât-ı İlâhiyeye aynadarlık eder. Yani, kendi hayatıyla Zât-ı Hayy-ı Kayyûmun hayatına işaret ettiği gibi, kendi hayatında inkişaf eden sem' ve basar gibi duyguların vasıtasıyla, Zât-ı Hayy-ı Kayyûmun sem' ve basar gibi sıfatlarına aynadarlık eder, bildirir." (Otuzuncu Lem'a, Altıncı Nükte)
Güneş kendisinde bulunan kuvvete “benim kuvvetim” diyecek bir istidada sahip olmadığı için, o muazzam kuvvetini ölçü alarak Allah’ın kudretini bilmekten mahrumdur. İnsan ise beş-on kiloluk bir taşı kaldırdığında bunu ölçü alabilmekte ve “Ben nasıl bu taşı kaldırıyorsam Halık’ım da bütün gezegenleri kolayca çeviriyor, bütün yıldızları düşürmeden durduruyor” diyebiliyor.
Yine güneş, ilim ve irade sıfatlarından mahrum olduğundan, onları ölçü alarak Allah’ın ilim ve irade sıfatlarını bilemez. Görmesi ve işitmesi de olmadığından Allah’ı Basîr ve Semi’ olarak tanıyamaz.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü