"Bizi birer birer o meydana çağıracaklar." Darağacına çıkma temsilindeki üç farklı çağırmayı açar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
"Meselâ, bu hapsin bahçesinde asmak için darağaçları konulmuş ve onların dayandıkları duvarın arkasında gayet büyük ve umum dünya iştirak etmiş bir piyango dairesi kurulmuş. Biz bu hapisteki beş yüz kişi, herhalde, hiç müstesnası yok ve kurtulmak mümkün değil, bizi birer birer o meydana çağıracaklar. Ya 'Gel, idam ilânını al, darağacına çık.' veya 'Daimî haps-i münferid pusulasını tut, bu açık kapıya gir.' veyahut 'Sana müjde! Milyonlar altın bileti sana çıkmış. Gel al.' diye."(1)
Bu ifadeler, kabri ve ölümü farklı farklı gören kişilerin ölüme ve kabre nasıl gidecekleri ile ilgili çok güzel bir sınıflandırmayı yapmaktadır. Bunlar kabre hangi nazarla bakıyorlarsa, aynısıyla karşılaşacaklardır. Üstadımız hadis-i kudside buyurulan, "Kulum beni nasıl bilirse ve zannederse, O'na öyle mumaele ederim."(2) hakikatını, bu cümlelerde esas olarak işlemektedir.
Ya "Gel, idam ilânını al, darağacına çık."
Bu cümle ahireti inkar edip ölümü yokluk ve hiçlik gören insanların, inandıkları gibi muamele göreceklerine işaret ediyor. Yani bu inançta olan insanlar belki hakikatte yok olmayacaklar, ama her an hem kendileri hem de bütün sevdikleri yok olacak gibi korku ve endişe içinde yaşayacaklar. Bu inançta olanlar Allah ve ahireti bütünü ile inkar eden ateistlerdir. Üstadımız bu konuya şöyle açıklık getirmektedir:
"Âhirete inanmayan ehl-i inkâr ve dalâlet için, bir idam-ı ebedî kapısı, yani hem kendisini, hem bütün sevdiklerini idam edecek bir darağacıdır. Öyle bildiği için, cezası olarak aynını görecek."(3)
"Daimî haps-i münferid pusulasını tut, bu açık kapıya gir."
Bu cümlede ise ahirete iman etmiş ama imanın diğer rükünlerinde kusuru olduğu için imanı makbul olmayan ehli kitabın ve sefahet yolunda giden ve mümin olarak bilinen kişilerin ahireti nasıl görüyorlarsa öyle muamele göreceklerine, yani daimî haps-i münferid olacaklarına işaret ediliyor. Hristiyan ve Yahudiler ve -güya - İslamı kabul edip gereği gibi yaşamayan kişiler ahirete iman ediyorlar. Lakin Allah’ın sıfatlarını inkar ettikleri için ölüm onlar için daimi bir hapis cezası oluyor. Üstadımızın ifadesiyle:
"Âhireti tasdik eden, fakat sefahet ve dalâlette gidenlere, bir haps-i ebedî ve bütün dostlarından bir tecrit içinde bir haps-i münferit, yalnız başına bir hapis kapısıdır. Öyle gördüğü ve itikad ettiği; ve inandığı gibi hareket etmediği için, öyle muamele görecek."(4)
"Sana müjde! Milyonlar altın bileti sana çıkmış. Gel al" diye.
Bu cümlede ise sahih bir şekilde iman etmiş müminler için ölümün ebedi saadetin bir başlangıcı olduğu ifade ediliyor. Evet, ölüm mümin için ebedi saadetin başlangıcıdır. Bu hakikate de "O kabir, ehl-i iman için bu dünyadan daha güzel bir âlemin kapısıdır."(5) cümlesi işaret eder.
Dipnotlar:
(1) bk. Şualar, On Birinci Şua, İkinci Meselenin Hülasası.
(2) bk. Buharî, Tevhid: 15, 35.
(3) bk. Sözler, On Üçüncü Söz, İkinci Makam.
(4) bk. age.
(5) bk. age.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Ya "Gel, idam ilânını al, darağacına çık."
"Daimî haps-i münferid pusulasını tut, bu açık kapıya gir."
İkisi arasın da bir fark göremedim.Sonuç olarak ikisinde de haps-i ebedî ve bütün dostlarından ve ailenden bir tecrit yokmudur ?
Allahı butunu ile inkar eden ve sefahet yolunda gidenler arasında fark varmıdır ?