"...böylece her gün bu müteaddit ulvî vazifeleri yaparak mârifet-i İlâhiye ve huzurun nihayetsiz ezvak ve envârında terakki eder." Burada "ulvi vazifeler" denmiş. Bize bakan yönünü ve bu ulvi vazifeleri biraz açar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
"Evet, Said Nursî, gayet câmi bir istidada mâlik bir zattır. Bu istidatların hepsinde çok ileri gitmiştir. Cüz ile küllü, âfâkın en geniş dairesiyle enfüsî dairesini, meselâ zerreyle Samanyolunu beraberce dikkatle tetkik eder, onlardaki envâr-ı tevhidi görür, gösterir ve ispat eder. Bir yandan âlem-i İslâm ve insaniyete uzanan küllî hizmet-i imaniye ile meşgul, bir yandan inziva hayatı geçirerek kalem-i kudretin mektubatı olan fıtratın antika eserlerini, san'at-ı İlâhiyenin mucizelerini temâşâ ve tefekkürle kitab-ı kâinatı mütalâa eder ve böylece her gün bu müteaddit ulvî vazifeleri yaparak mârifet-i İlâhiye ve huzurun nihayetsiz ezvak ve envârında terakki eder." (1)
Yukardaki paragrafı esas alarak meseleye bakacak olursak, ulvi vazife ana hatları ile tefekkür, iman hizmeti, şahsi kemalatına lazım olan bir hayatın yaşanmasıdır. İnziva ve çok az yemek bunlardandır. Yani Üstad Hazretleri hayatını böyle ulvi vazifeleri ifa ederek geçirmiş. Kendi için değil, cemiyet için yaşamış. Dünya zevkleri namına hiçbir şeyi tatmamış. Milletin imanla kabre girebilmesi için yaşamış ve onun için eza ve cefalara katlanmış.
İşte bütün bu hâl ve tavırlar onun hayatının ulvi gaye ve vazifeleri olmuş. Biz de bu tabloyu gücümüz nispetinde taklit etmeli ve onun yolunda ve izinde gitmeliyiz.
(1) bk. Tarihçe-i Hayat, Emirdağ Hayatı.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar