"Bu durus-u Kur’aniyenin dairesi içinde olanlar, allame ve müctehidler de olsalar, vazifeleri, ulum-u imaniye cihetinde, yalnız yazılan şu Sözlerin şerhleri ve izahlarıdır veya tanzimleridir." cümlesini nasıl anlamalıyız?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Bu durûs-u Kur’âniyenin dairesi içinde olanlar, allâme ve müctehidler de olsalar, vazifeleri, ulûm-u imaniye cihetinde, yalnız yazılan şu Sözlerin şerhleri ve izahlarıdır veya tanzimleridir. Çünkü çok emarelerle anlamışız ki, bu ulûm-u imaniyedeki fetva vazifesiyle tavzif edilmişiz."

"Eğer biri, dairemiz içinde nefsin enâniyet-i ilmiyeden aldığı bir hisle, şerh ve izah haricinde bir şey yazsa, soğuk bir muaraza veya nakıs bir taklitçilik hükmüne geçer. Çünkü çok delillerle ve emarelerle tahakkuk etmiş ki, Risale-i Nur eczaları Kur’ân’ın tereşşuhatıdır; bizler, taksimü’l-a’mâl kaidesiyle, her birimiz bir vazife deruhte edip o âb-ı hayat tereşşuhâtını muhtaç olanlara yetiştiriyoruz." (Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup, Altıncı Kısım)

Risale-i Nur'un sahası, iman esasatının teyit ve takviyesidir. İslam’ın temeli ve esası olan imanın tahkim ve takviye vazifesi, bu zamanda Risale-i Nur'dadır. İslam’ın diğer ilim dalları ekseri olarak selef-i salihin döneminde kemalini bulduğu için, Risale-i Nur o sahalara girmeyip, o dönemin mühim âlimlerinin ve müçtehidlerinin fetvasına ve eserlerine itimad ederek onlara havale ediyor.

İnsanlık tarihinde imana olan hücum ve saldırıların en zirvesi bu zamanda olmuştur. İnsanlığın fikir mahsulü olan fen ve felsefe, en üst seviyesini bu zamanda görmüştür. Bütün felsefî fikirler ve cereyanlar bu zamanda hayat felsefesi olarak telakki edilmiştir. Hatta bu felsefî cereyanları bazı devletler mefkûre haline getirip, dünyanın yarısını istila etmişlerdir. Materyalist olan komünist rejimi, buna en güzel misaldir. Bu felsefî cereyanlar İslam dinine felsefî ve fikrî tenkidler ile hücum edip, nice insanları dalalet ve küfür bataklığına sürüklemişlerdir. Bunların ekserisi Üstad Hazretlerinin döneminde gerçekleşmiştir.

Cenab-ı Hak, rahmet ve kereminden İslam’a gelen bu hücumlara karşı Kur'an-ı Kerim'den ders alarak, mukavemet ve mukabele vazifesini Risale-i Nurlar vasıtası ile Üstad Hazretlerine vermiştir. Risale-i Nur, iman sahasında öyle mukni ders vermiştir ki, kimse onun karşısına çıkamamıştır.

Nasıl ki küfürde söylenecek en son söz söylenmiş ise, iman sahasında da söylenecek bütün sözler söylenip, hatime çekilmiştir. Bu zamanda allameler, müçtehidler de olsa imanî sahada Risale-i Nur'un fevkine çıkamazlar, onun üstünde bir eser yazamazlar. Bu zatların yapabilecekleri tek şey; Risale-i Nurları izah ve şerh etmektir. Ama şu da bir hakikattir ki, allamelerin ve müçtehidlerin Risale-i Nurları anlaması ile sıradan bir insanın anlaması müsavi olamaz. Belki Nur dairesinde sair talebelere bir ağabey ve bir hoca vazifesini yaparlar.

Hususan bu zatlar, sırf Risale-i Nurlar nazire olsun diye veya ona rekabet etmek maksadı ile yapsalar, bu sun’î bir taklitçilikten öteye geçmez. Ama diğer ilmî sahalarda güzel ve faydalı çalışmalar yapabilirler.

Zaten Üstad Hazretleri de her hususta değil; “Ulum-u imaniyedeki fetva vazifesiyle tavzif edilmişiz." diye buyuruyor.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Lazgin

İnşâallah bir zaman, Risale-i Nur'un şakirdlerinden birisi veya birkaç tanesi, o dokuz makamı ve berahini te'lif edecek ve Mukaddeme-i Haşriye'nin başındaki âyât-ı a'zamın dokuz fıkrasının hazinelerini, Risale-i Nur'da münteşir haşr-i cismanî berahiniyle ve kalblerine gelen sünuhat ve ilhamat ile açıp; Dokuzuncu Şuâ'ı, Onuncu Söz'den daha parlak, daha kuvvetli bir tarzda tekmil edecek.
Kastamonu - 211

Risalelerde bu tarzda birkaç ifade daha var . Peki bu ifadeleri nasıl anlamak lazım

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)

İleride Üstadımızın da ifade ettiği gibi kamil ve ilmi yüksek Nur talebeleri bu işi ifa edecek şeklinde anlıyoruz. 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yükleniyor...