"Bu gibi manevi lübleri ve hülasaları ve manevi maddeleri ulvi makamlara gönderip, maddi ve tüflî (posa) ve kışrî, yani vazifesini bitiren ve lüzumsuz kalan maddeleri fuzulat olup aslına, yani anasıra inkılap etmeye gidiyor." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Lezzetli bir nimeti insan yese, eğer şükretse, o yediği nimet, o şükür vasıtasıyla bir nur olur, uhrevi bir meyve-i cennet olur. Verdiği lezzetle, Cenâb-ı Hakkın iltifat-ı rahmetinin eseri olduğunu düşünmekle, büyük ve daimî bir lezzet ve zevk veriyor."
"Bu gibi manevi lübleri ve hülasaları ve manevi maddeleri ulvi makamlara gönderip, maddi ve tüflî (posa) ve kışrî, yani vazifesini bitiren ve lüzumsuz kalan maddeleri fuzulât olup aslına, yani anasıra inkılap etmeye gidiyor."
"Eğer şükretmezse, o muvakkat lezzet, zeval ile bir elem ve teessüf bırakır ve kendisi dahi kazurat olur. Elmas mahiyetindeki nimet, kömüre kalb olur. Şükürle, zâil rızıklar, daimî lezzetler, baki meyveler verir. Şükürsüz nimet, en güzel bir suretten, çirkin bir surete döner. Çünkü o gafile göre rızkın âkıbeti, muvakkat bir lezzetten sonra fuzulattır." (Mektubat, Yirmi Sekizinci Mektup, Beşinci Risale Olan Beşinci Mesele.)
Lüb ve hülasa, kelime olarak öz ve iç demektir. Buradaki manası ise, ahirette nimete dönüşecek olan sevap ve hasenattır. Yani manevi bir kıymeti olan ve ahirette ebedî bir nimete dönüşecek olan sevap ve hasenat öz ve lüb demektir.
Mesela, namazın bir esası bir de kışrı bulunuyor. Namazın beden ile yapılan hareketleri kışrı olurken, ondan kazanılan azim sevap, hasenat ve rızay-ı İlahi ise özdür, lübdür. Bu mana diğer ibadetler için de geçerlidir.
Yenilen nimetlere ibadetlerle şükredilirse, manevi bir sevaba dönüşüyor ve ahirette ebedî bir nimete vesile olur. Mesela elmanın şükür kısmı lüb ve öz, onun maddi lezzeti ve vitamini ve posası ise yeniden toprağa karışıp gidiyor. Şayet şükür edilmez ise, elma sadece maddi bir posadan ibaret kalır.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü