"...bütün zihayat ve büyük ve külli mevcudat, ne derece ulvi ve külli esmayı okutuyor, kıyas edebilirsin..." Cenab-ı Hakk'a karşı pencereler hükmünde çok vecihlerin olduğu temsili izah eder misiniz? Bir de arkasındaki yedi sahifeyi açıklayabilir misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Birinci sayfa: Umumi şekil ve miktarını gösteren heyettir ki, yâ Musavvir yâ Mukaddir yâ Munazzım isimlerini yad eder." (Sözler, Otuz İkinci Söz, Üçüncü Mevkıf.)
Mesela, bir çiçeğin ya da güzel bir hasnanın yaratılması safhasında göze çarpan ilk sayfa, onların genel hatlarının belirlendiği ve çizildiği sayfadır ki bu sayfada Allah’ın Musavvir ve Mukaddir isimleri tecelli edip kendini gösteriyor.
Musavvir; “Tasvir eden; her şeye bir suret ve şekil veren.” “Her şekli diğerinden farklı kılan.” “Mahlukatını istediği sıfat ve seçtiği surette yaratan” demektir.
Mukaddir; Her şeyin kaderini belirleyen. Olup biten her şeyi zaman, yer ve miktar olarak bütün yönlerini ezelî ilmiyle bilen, belirleyen, takdir eden demektir.
Her mahluk varlık sahasına çıkmadan evvel Allah’ın ezelî ilminde ne zaman yaratılacağı, şeklinin nasıl olacağı tespit ve tayin edilmiştir.
"İkinci sayfa: Suretlerinde ayrı ayrı âzâların inkişafıyla hasıl olan çiçek ve insanın basit heyetidir ki, o sayfada Alîm, Hakîm isimleri gibi çok isimler yazılıyor."
Çiçek ve kadının yaratılmasındaki ikinci sayfada ise o genel hatlara takılacak gaye ve hikmetlerin Alîm ve Hakîm isimleriyle tespit ve tayin edilmiştir. Mesela göz bir azadır, onun hikmet ve gayesi ise görmektir; işte görme işini planlayıp yaratan her şeyi her şeyi ile bilen Alîm ve her şeye hükmeden Hakîm bir zattır. Alîm ismi burada sonsuz ilmi ile her şeyi planlayan, Hakîm ismi ise o aza ve cihazlara bir hikmet ve gaye takan manasını ders verir.
"Üçüncü sayfa: O iki mahlukun ayrı ayrı azalarına ayrı ayrı hüsün ve ziynet vermekle, o sayfada Sâni ve Bâri' isimleri gibi çok isimler yazılıyor."
Üçüncü sayfa ise, o genel hatların ve şekillerin ve onlara takılan hikmet ve gayelerin harika bir şekilde yaratılmasıdır. Yani Allah’ın Sani ve Bari isimleri o çiçek ve hasnayı güzel bir surette yaratıyor. Her bir aza ve duyguya ayrı bir hüsün ve güzellik veriliyor.
Sâni; yaratan, yapan, işleyen. Yarattıklarını güzel yaratan. Sanat eseri meydana getiren.
Bâri’; “Eşyayı muhtelif şekiller ve suretlerle birbirinden mümtaz surette yaratan.”; “Her varlığı, bir misali olmaksızın var eden” demektir.
"Dördüncü sayfa: Öyle bir ziynet ve hüsün, o iki masnua veriliyor ki, güya lütuf ve kerem tecessüm etmiş, onlar olmuş. O sayfa yâ Lâtif yâ Kerîm gibi çok isimleri yâd eder, okur."
Dördüncü sayfada ise, güzelleştirilen ve estetik değer katılan aza ve cihazlara hususi ikram ve ihsanlarda bulunuluyor ki, bu da Latif ve Kerim isimlerinin tecellisidir. Yani Allah’ın Latif ve Kerim isimleri her bir azaya ve duyguya ayrı bir ikram ve lütufta bulunuyor. Bütün kâinatı renklerle bezeyerek göze sofra yapıyor. Güzel sesleri icat ederek kulağa lütufta bulunuyor vesaire.
"Beşinci sayfa: O çiçeğe leziz meyveler, o hasnaya sevimli evlatlar, güzel ahlaklar takmakla, o sayfa yâ Vedûd yâ Rahîm yâ Mün'im gibi isimleri okutturuyor."
Beşinci sayfada ise, o çiçeğe lezzetli meyveler, o güzel hanıma sevimli evlatları ihsan ve ikram ederek kendini Vedud, Rahim ve Mün’im isimleri ile sevdirmek istiyor.
Vedud; “Sonsuz muhabbete, yegâne layık olan.”; “Mahlûkatını seven ve onların hayrını isteyen.”; “İyi kullarını seven, onları rahmet ve rızasına erdiren.”
“(Rabbin), ilk olarak yaratan ve tekrar diriltendir. O, Ğafur ve Vedûd’dur.” (Burûc, 85/14)
Rahîm; İnce şefkatli olan, ebedî nimetler veren, Mün’im; Nimet veren, yedirip içiren demektir.
"Altıncı sayfa: O in'am ve ihsan sayfasında yâ Rahman yâ Hannan gibi isimler okunuyor."
Altıncı sayfada ise, mahlukatına şefkatini ve merhametini gösteriyor. Allah, Rahman ve Hannan isimleri ile mahlûkatına ne kadar şefkatli ve merhametli olduğunu ilan ediyor.
Rahman; “Dünya hayatında, mü’min-kâfir gözetmeksizin, mahlukatın hepsine merhametle muamele eden,” “Ezelde bütün yaratılmışlar hakkında hayır ve rahmet irade buyuran.” “Rızıkları ve her türlü iyilikleri ihsan eden.”
Hannan; çok merhametli; çok acıyan.
"Yedinci sayfa: O nimetlerde, o neticelerde öyle lemeat-ı hüsün ve cemal görünüyor ki, hakiki bir şevk ve şefkatle yoğrulmuş halis bir şükür ve sâfi bir muhabbete layık olur. O sayfada yâ Cemil-i Zülkemal yâ Kâmil-i Zülcemal isimleri yazılı okunuyor." (bk. age.)
Yedinci sayfada ise, eser ve sanat üstünde Allah’ın isimleri okadar harika güzellikler sergiliyor insanı halis bir şükre ve hakiki bir şevke götürüyor. İnsanların Allah’a olan iştiyak ve aşkı kemal derecesine çıkıyor.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü