Camidat, nebatat ve hayvanat, Allah'ı bilirler mi, biliyorlarsa nasıl bilirler, "bilmezler" dense yanlış olur mu?
Değerli Kardeşimiz;
Cansız olan mevcudatın, Allah’ı tanıyıp bilmesi, hatta tesbih ve zikretmelerini iki şekilde anlamak mümkündür:
Birisi: Allah kâinatta her bir varlığa bir vekil ve nazır melek tayin etmiştir. O müekkel melek o mevcut üstünde tecelli eden isim ve sıfatları okur, onun lisan-ı hal ile ettiği tesbihleri Allah’a takdim eder.
İkincisi: Cansız ve şuursuz mevcudat, lisan-ı hal ile Allah’ı tesbih ettikleri gibi, kendilerine mahsus şuur ile Allah’ı bilip tanıyabilirler. Bu, hikmet-i İlahiden uzak değildir. Mahiyetini bilmememiz olmadığına delil olmaz.
Nitekim Kur’an’ın çok ayetlerinde şuurun alametleri hükmünde olan tesbih ve zikir cansız varlıklara izafe edilmiştir. Bu ayetlerden bazıları şunlardır:
"Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah'ı tesbih etmiştir. O, Aziz'dir, Hakîm'dir." (Hadîd Suresi, 57/1).
"Yedi gök, arz ve bunların içinde bulunanlar, O'nu tesbih ederler. O'nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur, ama siz onların tesbihlerini anlamazsınız. O, Halîm'dir, çok bağışlayandır." (İsrâ Suresi, 17/44)
Canlı-cansız bütün varlıklar Allah’ı hamd ve tesbih ederler; Zât’ının ve sıfatlarının sonsuz kemâlde olup her türlü noksanlıktan da münezzeh bulunduğunu ilan ederler. Toprağın bağrına atılan bir tohum, çatlamak ve filizlenmek için lisan-ı haliyle dua eder. Ama biz onun dilini anlamayız. Yumurtaları üzerinde yatan kuş, yavruları için lisan-ı haliyle dua eder. Ağaçlar, mevsimi geldiğinde meyve vermek için dua ederler. Ama insan bunun farkında değildir.
Cansız varlıklar, hayvanlar ve bitkiler hem kendilerine verilen vazifeleri yerine getirmekle ibadet etmiş olurlar, hem de onların her birinin kendine mahsûs bir tesbihi vardır. “Ancak, siz onların tesbihlerini anlamazsınız.” buyrulmakla bu hususa dikkat çekilmiştir. Tefsir âlimleri, onların tesbihlerini anlayamayışımıza “Onlar sizin dilinizle tesbîh etmezler.” şeklinde bir izah getirmişlerdir.
Şu ayette bu husus çok açık olarak ders veriliyor:
“Göklerde ve yeryüzünde bulunanlarla, sıra sıra (kanat çırparak uçan) kuşların Allah’ı tesbih ettiğini görmez misin? Her biri duâsını ve tesbîhini kesin olarak bilmektedir. Allah, onların yapmakta olduğu şeyleri hakkıyla bilendir.” (Nûr Sûresi, 41)
Bilindiği gibi, ilhamın bir nev’i de hayvanat ilhamıdır. Yani Cenâb-ı Hak hayvanat âlemiyle ilham yoluyla konuşur, onlar da kendilerine ilham eden Rablerini, kendi lisanlarıyla tesbih ederler.
Her bir hayvân ayrı ve mükemmel bir sanat mu’cizesidir. Cenâb-ı Hak ondaki ince sanatları bizzat müşahede ettiği gibi, meleklerine ve insanlara da seyrettirmektedir. İşte, İlâhî hikmet ve rahmet hayvanlar âlemine, yaptıkları bu mühim hizmetlerine karşılık nimetlerini tattırmakta, onlar da bu ücretten kendilerine mahsûs bir zevk ve lezzet almaktadır.
Bir kuşun, havâda süzülmekten aldığı lezzet manevîdir, yeme ve içmeden aldığı lezzet ise maddî lezzet olarak düşünülebilir. Her bir hayvan türünün de fıtrî vazifelerini yapmaları onlara manevî bir lezzet vermektedir. İşlerini büyük bir şevk ile yapmaları bunun en açık delilidir. Cansızlar da Allah’ı tesbih etmektedirler. Biz bu tesbihin mâhiyetini bilemediğimiz gibi, onların bu tesbihten aldıkları lezzeti de bilemeyiz.
Bitkiler de bu konuda cansız varlıklar gibidirler. Şu var ki, bitkilerin his dünyâları üzerinde bazı araştırmalar yapılmış ve şefkatle bakılan çiçeklerin diğerlerinden daha fazla gelişme gösterdiği görülmüştür. Elbette bir çiçeğin şefkatten hoşlanması bir çocuğun hoşlanması gibi değildir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü