"Çünkü, terbiyenin kemali, nimetlerin tevali ve teakubu ile olur... Enbiya, şüheda, suleha, ulema rahmettirler. Çünkü nimet-i kâmile, ancak dindir.." Fatiha Tefsirinde Allah'tan istenen istiane / yardım devrin imamları olabilir mi?
Değerli Kardeşimiz;
İstiane burada umumi bir kaidedir. İnsan istiane, yani Allah’tan yardım istediği zaman, külli olarak bütün yardımları ister. Lakin burada ayetler arasındaki irtibat ve münasebet sebebi ile istianenin özel ve hususi bir manası teşekkül ediyor. O da “Bizi nimet verdiğin kulların yolunda sabit kıl.” ayetinin diğer ayetlerle münasebetidir ki, bu ayet her bir ayete ayrı ve özel bir anlam yüklüyor.
Bu özel anlamlardan birisi de her asırda gelen salih ve uyulması gereken müceddidlerdir. Zira her asırda gelen müceddidler, o asrın dini ihtiyaçlarını temin edip istikamet ve hidayete kuvvetli bir vesile ve vasıta oluyorlar. Elbette böyle önemli vazifeleri yapan müceddidler bu ayetin kapsamı içine girerler. Yalnız ayetin külli manasından sadece bir masadakıdır. Yoksa ayeti tamamen bu zümreye tahsis etmek belagat ve gramer açısından caiz olmaz. Geneli özel, özeli genel yapmak doğru değildir. Çünkü geçmiş peygamberlerden, sahabelerden ve ayette kastedilen herkesten ümmetin aldığı feyiz ve dersler vardır.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Aşağıdaki Hadisi şerifler ve Büyüklerin sözlerinden kesin anlaşılıyor ki Allah'tan istenen istiane(özel yardım)Devrin imamlarıdır.Üstadın dediği gibi Hidayet onların mesleğidir. İmam Fahreddin-i Râzî (ks) Tefsir-i Kebir'inde fatiha suresindeki; (Ya Rabbi) bizi, o kendilerine nimet verdiğin mesutların yolu olan doğru yoluna hidayet eyle(Fatiha, 5,6 ) ayet-i kerimesinde: Bir kimsenin ancak bir Mürşid-i Kâmile teslim olup manevi dairesine girmek suretiyle, kendilerine nimet verilen kişilerin doğru yoluna hidayet olabilir diye işaret ettiğini söylemiştir. SECDE-24: Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû ve kânû bi âyâtinâ yûkınûn(yûkınûne). Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık ve sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakkul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için. 17/İSRA-71: Yevme nedû kulle unâsin bi imâmihim, fe men ûtiye kitâbehû bi yemînihî fe ulâike yakreûne kitâbehum ve lâ yuzlemûne fetîlâ(fetîlen). O gün bütün insanları, (Allahın tayin ettiği) imamları ile çağırırız. O zaman kitabı sağdan verilen kimseler, böylece kitaplarını okurlar. Ve (onlara) zerre kadar zulmedilmez (haksızlığa uğratılmaz). 3/AL-İ İMRAN-164: Lekad mennallâhu alel muminîne iz bease fîhim resûlen Andolsun ki; müminlerin (başlarının) üzerine, bir nimet olmak üzere, kendi zamanlarında, kendi içlerinden bir resûl beas ederiz. Allah kulları üzerinde nimetini görmek ister. Hadis-i Serif Peygamber Efendimiz (SAV)'in şöyle söyledigi nakledilmiştir; "Herkes kendi zamanlarinin imamlari ile Rablerinin kitabi, Peygamberlerinin de sünneti ile cagrilacaklardir." (Suyuti, ed-Durru'l-Mensur, V, 317) Ve ene nefahatun fetearadu ve men lem narif imame zamanihi felyemutu meyteten cahiliyetten. Size ruh verenler gelecek, onları arayıp bulun. Kim zamanin imamına tabi olmazsa cahiliyet üzere ölür. Hadis-i Serif "Size iki şey bırakıyorum. Onlara temessük etseniz, necat bulursunuz. Biri: Kitabullah, biri: Âl-i Beytim." Çünki Sünnet-i Seniyenin menbaı ve muhafızı ve her cihetle iltizam etmesiyle mükellef olan Âl-i Beyttir. 4.Lema ÜSTADATLARI ve o Kur'ân-ı Samedânî'nin âyetlerini tefsir edecek müfessirleri ELÇİ olarak göndermesin.. ve o mescid-i ekberde hadsiz tarzlarda ibâdet edenlere İMAMLARI TAYİN etmesin.. ve o ÜSTADLARA ve MÜFESSİRLERE ve İMAMLARA fermanları vermesin? Hâşâ, yüzbin hâşâ! 11 ŞUA 9 UNCU MESELE Şüphesiz alimler, sizin ile Rabbiniz arasında elçilik görevi yapmaktadırlar. (Hakim, Tebaranî, Heysemî). Size Allah'a karşi takvayi, başiniza siyah bir köle bile gelse emrini dinleyip ona itaat etmenizi tavsiye ederim. Icinizden yaşayacak olanlar cok ihtilaflar göreceklerdir. Benim sünnetime ve MÜRŞİD HALİFE MEHDİLERİN sünnetlerinin yolundan ayrilmayiniz. Bu yola simsiki sariliniz, sonradan ortaya cikanlardan kacininiz, cünkü her bid'at dalalettir." (Ebu Davud ve Tirmizi) Baştaki hadis-i şerifin "Her yüz sene başinda dini tecdit edecek bir müceddidi gönderiyor" vaad-i İlahisine binaen, Hazret-i Mevlana Halid ekser ehl-i hakikatin tasdikiyle 1200 senesinin, yani 12. asrin müceddididir." (Barla Lahikasi/119) Kütüb-i Sitte: "İmamin Varligi Dinen Zarurudir: Her mü'minin müslümanliginin tamam olmasi icin imami tanimasi gerekmektedir, bu durum ise bir imamin varligini zorunlu kilmaktadir. Bu söylenene delil olarak Kur'an-i Kerim'den: "Allah'a itaat edin, resule ve sizden olan emir sahibine yani imama itaat edin..." (Nisa:4/59) melindeki ayet ile Hz. Peygamber (a.s)'in: Kim zamanin imamini tanimadan ölür ise, cahiliye ölümü ile ölmüş olur" melindeki hadisi gösterilir.
"Çünkü, terbiyenin kemâli, nimetlerin tevâli ve teâkubu ile olur." Cümlesini izah eder misiniz?
Terbiyenin tam ve mükemmel olabilmesi için ödül ve ceza gerekir ödül ve ceza olmadan terbiye olmaz. Burada terbiyenin ödül ve nimet cihetine vurgu yapılıyor.
Olumlu ve müspet davranışların ödüllendirilmesi olumsuz ve menfi davranışların cezalandırılması insan terbiyesinde önemli iki esas iki rükündür. Bun iki esastan birisi eksik oldu mu terbiye noksan kalacağı için olmaz.
Dolayısı ile terbiye sürecinde ödül ve nimetin sürekli bir şekilde devam etmesi gerekir. Ödül ve nimeti bırakıp sadece cezalandırma yolu ile terbiye etmeye çalışmak kişi psikolojisini tahrip eder terbiye kemali ile ifa edilmiş olmaz.
Özellikle ahiret ve cennet ödülü dünyada insan terbiyesinde çok önemli bir esas olup ahiretin olmaması insan ruhunu tahrip edip mahvına sebebiyet veren bir husustur.