Dabbetü'l-Arz ne demektir, Risalelerde nasıl geçmektedir?
Değerli Kardeşimiz;
Medar-ı bahs olan hayvanın ismi Beşinci Şua'da geçmektedir:
"Amma 'dâbbetü'l-arz': Kur'ân'da, gayet mücmel bir işaret ve lisan-ı halinden kısacık bir ifade, bir tekellüm var. Tafsili ise, ben şimdilik, başka mes'eleler gibi katî bir kanaatle bilemiyorum. Yalnız bu kadar diyebilirim: (La ye'lemul gaybe illallah) Gaybı bilen ancak Allahtır.
Nasıl ki kavm-i Firavuna çekirge âfâtı ve bit belâsı ve Kâbe tahribine çalışan kavm-i Ebrehe'ye ebâbil kuşları musallat olmuşlar. Öyle de, Süfyanın ve deccalların fitneleriyle bilerek, severek isyan ve tuğyana ve Ye'cüc ve Me'cüc'ün anarşistliği ile fesada ve canavarlığa giden ve dinsizliğe, küfür ve küfrana düşen insanların akıllarını başlarına getirmek hikmetiyle arzdan bir hayvan çıkıp musallat olacak, zîr ü zeber edecek. Allahu a'lem, o dâbbe bir nevidir. Çünkü, gayet büyük birtek şahıs olsa, her yerde herkese yetişmez. Demek, dehşetli bir taife-i hayvaniye olacak..." (1)
Dâbbe; hareket eden canlı bir hayvan demektir.
Dâbbeyi tek bir canlı olarak değil de bir tür olarak düşünmek daha doğru olur.
“Dâbbe” kelimesi Kur’an-ı Kerimde on dört yerde geçmektedir. “Yeryüzünde yaşayan bütün canlıların (her dâbbenin) rızkı ancak Allah’a aittir.” (Hud Suresi, 11/6)
Bu ayette geçen dâbbe kelimesi bütün hayat sahiplerini ifade etmektedir.
Başka bir ayette ise şöyle buyurulur: “Tehdit edildikleri şey başlarına geldiği zaman onlara yerden bir dâbbe çıkarırız da, insanların ayetlerimize kesin olarak inanmadıklarını kendilerine söyler.” (Neml Suresi, 27/ 82)
Bu kâinat sarayında teşhir edilen nice antika eserler ve birçok hâdise hal diliyle akıl sahiplerine çok şey anlatmaktadırlar.
Beyhakî gibi zatların Ebu Hüreyre’den (r.a) rivayet ettikleri bir hadiste Resulullah Efendimiz (sav.) şöyle buyurmuştur: “Dâbbetü’l-arz, Musa’nın âsası, Süleyman’ın mührü yanında olarak çıkacak, mühür ile mü’minin yüzünü parlatacak, âsa ile kâfirin burnunu kıracak, insanlar sofraya toplanacak, mü’min ve kâfir tanınacak.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/491)
Bu hadîse göre de, dâbbe, bir kuvvet ve saltanat ile ortaya çıkıp büyük bir İslâm devleti kuracak lider olmuş oluyor. Şüphe yok ki, Musa’nın âsasına, Süleyman’ın mührüne sahip olan kimse, büyük bir şahsiyet olacaktır. Hem de kötülerden değil, iyi ve hayırlılardan olacak, bütün mü’minlerin yüzünü güldürecek, kâfirlerin burnunu kıracaktır.
Şu halde buna dâbbe ismi verilmesinin sebebi, onun kâfirlere karşı acımasız olacağını ve Allah Teâlâ’ya göre onun meydana çıkarılmasının zor bir şey değil, yerden normal bir dâbbe çıkarmak gibi kolay olduğunu anlatmaktır. Bu konudaki bazı izahları da kaydedelim:
1- İbnü Cerir’in Huzeyfe b. Esîd’den rivayet ettiğine göre: “Dâbbe’nin üç çıkışı vardır: Birisinde bazı çöllerde çıkar, sonra gizlenir. Birisinde de, emirler kan dökerken bazı şehirlerde çıkar, yine gizlenir. Sonra insanlar mescitlerin en şereflisi, en büyüğü ve faziletlisi içinde iken yeryüzü kendilerini fırlatmaya başlar. Derken halk kaçışır, mü’minlerden bir grup kalır, bizi Allah’tan hiç bir şey kurtaramaz derler. Dâbbe de onların üzerine çıkar, yüzlerini parlak yıldız gibi parlatır. Sonra hareket eder, artık ne takip eden yetişebilir, ne de kaçan kurtulabilir. Bir adama varır, namaz kılıyordur, vallahî sen namaz ehli değilsin der. Yakalar, mü’minin yüzünü ağartır, kâfirin burnunu kırar” dedi. “O zaman insanlar ne halde olur” dedik. “Arazide komşu, malda ortak, yolculuklarda arkadaş olurlar” dedi.
2- İlim ehlinden birçokları dâbbenin ortaya çıkması, emr-i bi’l-ma’rûf (iyilikleri emir) ve nehy-i ani’l-münker (kötülüklerden menetme) terk edildiği vakittir, demişler. Bir ayette mealen şöyle buyrulur: “Ne zaman ki Süleyman’a ölümü hükmettik, cinlere onun ölümünü sezdiren olmadı. Yalnız bir güve böceği yere dayandığı asasını yiyordu. Bu sebeple Süleyman yere yıkılınca ortaya çıktı ki, cinler eğer gaybı bilir olsalar o zilletli azap içinde bekleyip durmazlardı.” (Sebe Suresi 34/14)
Hz. Süleyman’ın (a.s) dayandığı âsasını yiyen ağaç kurdunun veya bir güve böceğinin mahiyeti hakkında da iki görüş vardır: Bir görüşe göre burada ifade edilen kurdun, bilinen ağaç kurdu olduğudur. Diğer görüşe göre ise bu kurt, asaları yiyen bir kurtçuktur. Ayette ifade edilen dâbbenin Hz. Süleyman’ın (a.s) bastonunu kemirerek yiyip bitirmesi gibi, AİDS mikrobu veya başka bir hastalığın da isyan ve ahlaksızlıkta haddini aşan bazı insanları kemirip eritmesi mümkündür.
(1) bk. Şualar, Beşinci Şua, Yirminci Mes'ele.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
maşallah ne güzelde denk getirilmiş.. insanlar bazı gerçekleri ne zaman görecekler..??? emeği geçen kardeşlerimizin emeğine sağlık.