"Daha bunlar gibi gûna-gûn ubudiyet vazifeleri ile şu dâr-ı dünya denilen mescid-i kebirinde, farîza-i ömürlerini ve vazife-i hayatlarını edâ edip ahsen-i takvim sûretini aldılar." İzah eder misiniz; gûna-gûn ubudiyetten maksat nedir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

“Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet -kulluk- etsinler diye yarattım.” (Zâriyât, 51/56)

âyetinin bildirdiği üzere, insan hayatının asıl gayesi (farîza-i ömür ve vazife-i hayat) ibadettir. Yani, insanlar Rablerini tanımak ve O’nun emir ve yasakları çerçevesinde bir ömür sürmek mecburiyetindedirler. Rıza çizgisinde geçecek bu ömrün belli zamanlarında da Allah Resulünün (asm.) tarif ettiği şekilde ibadetler yapılır. Üstad'ın Dördüncü Söz'de ifade etiği gibi, bu ibadetleri yapanların yeme, içme, uyuma, dünya işlerine çalışma gibi diğer “mübah amelleri güzel bir niyet ile ibadet hükmünü alır.”

Cenâb-ı Hak, “…Biz insanı ahsen-i takvimde (en güzel bir biçimde, en mükemmel bir istidatta) yarattık.” (Tîn, 95/4) buyuruyor. Ahsen-i takvim sûretinde yaratılmış olmanın icabı, insanın kendi yaratılış gayesi istikametinde bir ömür sürmesidir. Yani ruhuna takılan ilim, irade, görme, işitme gibi sıfatları, sevgi, korku, şefkat gibi hisleri Allah’ın razı olduğu sahalarda kullanan kişi “âlâ-yı illiyine” çıkar, sevgili bir kul olur. Aksi halde, bu büyük ve çeşitli sermayelerin yanlış kullanılmasıyla, âyetin haber verildiği gibi “esfel-i safiline” gönderilir.

Üstadımız Yirmi Üçüncü Söz namındaki hârika risalesinin tamamında, bu konuyu bütün boyutlarıyla en güzel şekilde izah etmiştir.

Gûna-gûn; “renk renk, türlü türlü” demektir ki, ibadetlerin çeşitliliğini ifade eder.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 4.441
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...