Deizm nedir? Mükemmel bir sistem yaratılıp, eşya ona yüklenip, eşyanın sistem tarafından var edildiği iddiasına ne dersiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Öncelikle ezeli ve sınırsız bir irade ve kudret, her şeyi kendine bağımlı yapar, bu irade ve kudretin dışına çıkmak mantık ve teknik açıdan mümkün değildir. Yani ezeli bir irade ve kudretten ayrılmak onun etki alanın dışına çıkmak diye bir şey söz konusu değildir.

Öyle olsa ezeli olamaz, bu tip insanlar ilahlığın en zaruri kavramı olan ezeliliği kavrayamayıyorlar. Ezeli sıfatlar her şeyi istila eder, hariçte bir nokta bile bırakmaz, bıraksa ezelilik olmaz. Böyle ezeli sıfatların kâinatın idaresini başka bir sisteme havale etmesi mantık ve ezelilik açısından mümkün değildir. Ezeli olmayan ilah olamaz.

İkincisi: Her şeyi bir emri ile yaratmaya muktedir bir zatın, ikinci bir sistem yapıp kâinatın idaresini ona havale etmesi ve kâinatı yaratmasındaki maksatları da bu sisteme havale etmesi, akıl ve mantık açısından çok boş ve abes bir iddiadır.

Tabiri yerindeyse bir çiftçi tarlayı tohumlasın, sulasın, uğraşsın, didinsin sonra mahsulatı kurda kuşa yem etsin. Bu hikmetsiz bir davranış olur. Allah kâinatı kendi cemal ve kemalini görmek ve göstermek için yaratmış. İnsanı da kendine şükredip ibadet etmesi için yaratmıştır. Şayet kâinatı başka bir sisteme ya da tabiata havale etse, o zaman çiftçi örneğindeki gibi kâinatı yaratmasındaki maksat ve mahsulat heba olmuş olur.

Üçüncüsü: İlliyet ve kayyumiyet esası da böyle bir düşünceyi mümkün kılmaz. Yani mümkün olan bir varlık, vacip olan bir varlığa zaruret derecesinde mahkûmdur, onsuz olamaz ve varlığını sürdüremez.

Elinde bir tepsi ve tepsi üstünde fincanlar olan bir adam düşünelim. Tepsi ile adam arasındaki bağıntı bir an kesilse tepsi yere düşer ve fincanlar kırılır. Bu illiyet ve kayyumiyet esasısıdır, bir an şaşmaz ve şaşması mümkün değildir.

Yani Allah’ın ezeli sıfatları ile kâinat arasında ya da vehmedilen mükemmel sistem arasında zaruri bir illiyet ve kayyumiyet bağıntısı vardır. Bir an bu bağlantının kesilmesi söz konusu değildir. Hiçbir sistem uluhiyetten bağımsız kendi başına devam edemez. Mutlak anlamda ilahi sıfatlara mahkûmdur, aksi düşünülemez.

Dördüncüsü: Gerek mantık açısından gerek semavi dinler açısından bu düşünce batıl ve yanlıştır. Hiçbir gerekçesi ve meşru bir delili söz konusu değildir. Kâinatı incelediğimizde Allah’ın rububiyet ve uluhiyeti o kadar açık ve keskin bir şekilde görülmektedir ki, aksini idda etmek mümkün değildir.

Atomlardan galaksilere kadar mükemmel bir şekilde kâinatı tedbir ve idare eden bir uluhiyetin kendi bağımsızlığına aykırı bir şekilde yeni bir sistem kurup işleri ona havale etmesi, hem teknik açıdan hem de amaçsal açıdan muhal bir safsatadır.

Ayrıca her şeye hükmeden her şeyin tedbir ve idaresi elinde olan bir ilahın insanlarla konuşmaması, onları kendi başına bırakması, rıza ve emirlerini insanlara bildirmemesi kendi hakkında doğru bilgileri bildirmemesi mümkün değildir.

İlave bilgi için tıklayınız:

- ÇAĞDAŞ DİNSİZLİK: DEİZM.

- RİSALE-İ NUR'DA DEİZM.

- ULUHİYETİN TAHLİLİ VE DEİZM (Video: M. KARAMAN).

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 744
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

karolin

Deistlerin KÂİNATta HAŞA icraatte bulunmayan bir tanrı anlayışının mantığı, "Eğer kâinatta icraat yapıyorsa, insan üzerinde de icraat yapıyor. O zaman insanın da sorumlulukları var. Burada ibadet kavramı devreye girecek.İbadetten kaçmak için pasif tanrı anlayışı gelişmiş. " diyebilir miyiz?

Gerçi kainata, doğaya karışan fakat insana karışmayan bir tanrı anlayışı da geliştirebilirlerdi. Bize karışıyor, fakat bizden ibadet istemiyor da diyebilirdi. 

Siz ne dersiniz? 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Sorularla Risale
Olabilir farklı bir bakış açısı. 
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...