Efendimizin (asm) "Şahsiyet ve hüviyet cihetiyle, muhabbet-i Rahmâniyenin misali, rahmet-i Rabbâniyenin timsali, hakikat-i insaniyenin şerefi, şecere-i hilkatin en kıymettar ve kıymetli bahâdar bir semeresi" Olmasını izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Peygamber Efendimizin (asm.); nübüvvet ve beşeriyet olmak üzere iki şahsiyeti vardır.
Bugüne kadar yazılan birçok siyer kitaplarında Resul-i Ekrem Efendimiz (asm.)’in manevî şahsiyetinden ziyade beşerî halleri anlatılmaktadır. Resulullah Efendimiz (asm.)‘ın sadece beşerî ahvalini bilmek, onun hakiki mahiyetini ve manevî şahsiyetini anlamak için yeterli değildir. Üstad Hazretleri de bu hakikatı şöyle ifade etmektedir:
“Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın ahval ve evsâfı, siyer ve tarih suretiyle beyan edilmiş. Fakat o evsaf ve ahvâl-i galibi, beşeriyetine bakar. Halbuki, o zât-ı mübarekin şahs-ı mânevîsi ve mahiyet-i kudsiyesi o derece yüksek ve nuranîdir ki, siyer ve tarihte beyan olunan evsaf, o bâlâ kamete uygun gelmiyor, o yüksek kıymete muvafık düşmüyor.” (19. Mektub)
Kâinatın Fahr-i Ebedisi olan Habib-i Zîşan Efendimiz yaratılmışların en ekmeli, kâinatın çekirdeği, nuru, esası ve en mükemmel meyvesidir.
“…Bütün ukul toplansa, bir akıl olsalar, o makamın hakikatını tamamiyle ihata edemezler.” (Mektubat)
Bütün güzel ahlâkın mümessili olan O Yüce Peygamberin manevî şahsiyetini en güzel bir şekilde anlamak ve sünnetlerini rehber etmek lazımdır. Allah Resûlü bütün insanlığın hidayet meş’alesidir. Böyle eşsiz bir rehberin her sözü, her hali ve her hareketi çok iyi anlaşılmalı, hayata tatbik edilmelidir.
Risale-i Nurlarda bu iki şahsiyet çok güzel bir şekilde cem edilmiş ve harika bir şekilde izah edilmiştir.
“Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın, çendan her hali ve her tavrı, sıdkına ve nübüvvetine şahid olabilir. Fakat her hali, her tavrı harikulâde olmak lâzım değildir. Çünkü, Cenâb-ı Hak onu beşer suretinde göndermiş, tâ insanın ahvâl-i içtimaiyelerinde ve dünyevî, uhrevî saadetlerini kazandıracak a’mâl ve harekâtlarında rehber olsun ve imam olsun ve herbiri birer mu’cizât-ı kudret-i İlâhiye olan âdiyat içindeki harikulâde olan san’at-ı Rabbâniyeyi ve tasarruf-u kudret-i İlâhiyeyi göstersin. Eğer ef’âlinde beşeriyetten çıkıp harikulâde olsaydı, bizzat imam olamazdı; ef’âliyle, ahvâliyle, etvârıyla ders veremezdi.” (Mektubat)
Peygamber Efendimiz (asm)'in manevî şahsiyetini en güzel şu kudsî hadis bize bildiriyor:
"Ey habibim sen olmasaydın bu kâinatı halketmezdim." (Suyutî, El-Leali-l Masnua, 1/272)
O her yönü ile en yüksek ve mualla bir makamdadır.
"ALTINCI REŞHA: Arkadaş! O hutbe-i ezeliyeyi okuyan zat, kâinatın kemalâtını keşfeden canlı bir güneştir; saadet-i ebediyeyi ihbar ve tebşir ediyor. Nihayetsiz rahmeti keşfetmiş, ilân ediyor. Saltanat-ı Rububiyetin mehâsininin dellâlı ve esmâ-i İlâhiyenin gizli definelerinin keşşâfıdır."
"Evet, o zat (a.s.m.) vazifesi itibarıyla, hakkın burhanı, hakikatın ziyası, hidayetin güneşi, saadetin vesilesidir. Şahsiyet ve hüviyet cihetiyle, muhabbet-i Rahmâniyenin misali, rahmet-i Rabbâniyenin timsali, hakikat-i insaniyenin şerefi, şecere-i hilkatin en kıymettar ve kıymetli bahâdar bir semeresidir. Tebliğ ettiği dini de harika bir sür'atle şark ve garbı ihata etmiş, nev-i beşerin beşte biri kabul etmiştir. Acaba böyle bir zatın dâvâlarında nefis ve şeytanın münakaşa ve itirazlarına bir imkân var mıdır?"(1)
Peygamber Efendimiz (asm) manevî şahsiyeti ile Cenab-ı Hakk’ın sonsuz merhametinin, bütün sıfatlarının ve güzel ahlakın bütün şubelerinin mücessem bir timsalidir. Habib-i Edib Efendimizin yüce şahsında bütün güzellikleri ve kemalatı görmek mümkündür.
(1) bk. Mesnevî-i Nuriye, Reşhalar.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü