"Eğer şeddeli lâm’lar ve م ikişer sayılsa, bundan bir asır sonra zulümatı dağıtacak zâtlar ise, Hazret-i Mehdînin şakirtleri olabilir." Bu hesabı ve cümleyi tahlil eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
1284 tarihi miladi olarak 1867 yapar, o dönemin Müceddidi Mevlâna Halid Bağdadi Hazretleridir ki, meşhur 93 harbi olan Osmanlı-Rus harbinde talebeleri çok kahramanca savaşıp, Osmanlı topraklarını müdafaa etmiştir. Üstad bu olayın ehemmiyetini ayetlerden çıkardığı ebcet değerleri ile teyit ediyor.
1867 tarihinden tam bir asır sonra 1967-1968 tarihlerine tekabül ediyor ki, bu tarihte meşhur 68 kuşağı denilen solculuk ve dinsizlik hareketi, çok şiddetli bir şekilde dünyayı sarmalamıştır. Aynı tehlike Anadolu’da da boy göstermiş, komünizmin gelmesine ramak kalmışken Mehdinin talebeleri, hem iman mücadelesi hem de birtakım siyasi mülahazalar ile bu dinsiz hareketin önünde set olmuşlardır. 1384 tarihi 1965 tarihine tekabül ediyor. Bu tarihte meşhur altmış sekiz kuşağı denilen komünizmin dünyada ve Türkiye de büyük bir yayılım göstermesi ve Anadolu’nun komünizm tehlikesi ile karşı karşıya kalmasına işaret ediyor. Enteresan, 90 Harbinde tehlike Rusya'dan geliyor, yüz yıl sonra tehlikenin merkezi yine Rusya oluyor; bu cihetle de bir tevafuk söz konusudur.
Üstad burada arif olana çok açık ve net bir şekilde Mehdiyet manasını tasvir ediyor. 68 kuşağı döneminde İslam aleminin en güçlü iman ve İslam hareketi Nur hareketidir.
"Eğer şeddeli 'mim' dahi şeddeli 'lâmlar' gibi bir sayılsa, o vakit (1284) eder. O tarihte Avrupa kâfirleri devlet-i İslâmiyenin nurunu söndürmeğe niyet ederek on sene sonra Rusları tahrik edip Rus´un 93 (1293) muharebe-i meş´umesiyle âlem-i İslâmın parlak nuruna muvakkat bir bulut perde ettiler. Fakat bunda Resail-in Nur şakirdleri yerinde Mevlâna Hâlid´in (K.S.) şakirdleri o bulut zulümatını dağıttıklarından bu âyet bu cihette onların başlarına remzen parmak basıyor. Şimdi hatıra geldi ki; eğer şeddeli 'lâmlar' ve 'mim' ikişer sayılsa, bundan bir asır sonra zulümatı dağıtacak zâtlar ise, Hazret-i Mehdi´nin şakirdleri olabilir. Her ne ise... Bu nurlu âyetin çok nuranî nükteleri var."(1)
Bu ifadelerden Hazret-i Mevlana Bağdadi'den sonraki müceddidin mehdi olduğu anlaşılıyor.
1293 hicri yılı 1882 miladi yılına tekabül ediyor, bir asır sonrası ise 1982 yapar ki Hazret-i Mevlana’nın doğum yılı Üstad Hazretlerinin doğumundan tam bir asır öncedir. Yani Üstad Hazretleri ve onun nurani cemaati Hazreti Mevlana Halid'den bir asır sonraki dönemin hakimi ve müceddididir.
Mehdinin şahsı ile mehdilik sürecini birbirine karıştırmamak gerekir. Hazreti Mehdi’nin talebeleri yani nurani cemaati Risale-i Nur vesilesi ile küfür ve karanlığı dağıtacaklar demektir.
Hazreti Mehdi'nin zuhuru ondokuzuncu asrın ahiri, yirmi asrın başına tekabül ediyor ki o dönemleri inceleyen birisi bunu rahatlıkla takdir edebilir. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları, ateizmin din haline gelip resmi bir devlet şekline girmesi, yani Komünizmin 1918 de Rusya'da kurulması, İslam’ın merkezinin dağılıp yerine ladini bir sistemin kurulması gibi dehşetli hadiseler hep bu dönemde cereyan etmiştir. Elbette Hazreti Mehdi'nin böyle bir süreçte gelmesi ve o azim tahrifatı fikir ve eserleri tamir etmesi hikmet-i İlahinin muktezasıdır.
- Bilindiği üzere, oradaki ilgili âyette üç "lam" vardır. (Allah lafza-i celalin lamları da dahil) bu lamların şeddesi sayılmamak (ve bir adet olan şeddeli mim’in şeddesi sayılmak) şartıyla ebced değeri: 1324 eder. Bunu Üstad orada yazmıştır.
- Avrupa zalimleri o tarihte (1324/1908) İslam dinine karşı suikast planları yapmış, buna mukabil o günkü Müslümanlar hürriyeti ilan etmekle bunu bertaraf etmişler.
- Bu üç lam’ın şeddeleri sayılsa (Lam’ın ebced değeri 30 olduğuna göre) buna 90 rakamı eklenecek ve bu tarih (1324+90): 1414/1998 olur.
- Bu hesap açık olduğuna göre, Üstad'ın “bundan bir asır sonra” ifadesini bu tarihe göre değerlendirmek gerekir. Yoksa, lamların şeddelerinin sayılıp hesap edilmesi bir şey ifade etmez. Bu sebeple, “bundan bir asır sonra” ifadesini, 1354’ten başlatıp ilerideki tarihi (bir asır kabul edip) 1454 olarak tespit etmek, Üstad'ın hesaplama metoduna uygun değildir. Öyle olsaydı, Üstad, ebced hesabını yapmadan “bundan bir asır sonra...” diyecekti. Oysa Üstad bu meseleyi âyetin ebced hesabına göre yapmıştır.
- Bizim kanaatimize göre, o tarihte deccal komitesinin 28 Şubat’ta, zulümat / karanlıklar çok sinsi ve eşedd-i zulümle ortaya saçılmış ve Müslümanlara hakk-ı hayat tanınmamıştır.
İşte Üstad'ın “Bir asır sonra o zulümat” dediği karanlık, şu 28 Şubat’ın zulüm ve zulümatıdır.
Demek ki o tarihten itibaren ve daha sonraları Hz. Mehdi’nin şakirtleri ilmî, fikrî, irşadî ve hatta siyasî alandaki çabalarıyla, bu zulümat bertaraf edilmeye çalışılmış ve bu çaba devam etmektedir. Yakın bir zamanda Allah’ın izniyle bu zulümat tamamen ortadan kaldırılacaktır.
“Şimdi kalbimize geldi” ki, eğer “efvahihim” kelimesinde yer alan şeddesiz Mim de (sonu sakin olduğundan telafuzzunda bir şedde sezinlendiği için) iki mim sayılsa, bu takdirde bu tarih (1414+40=) 1454 olur. O zaman belki zulümat tamamen ortadan kaldırılır.
(1) bk. Şualar, Birinci Şua.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
MEVLÂNÂ HÂLİD’İN TALEBESİ İSMET EFENDİ'NİN "RİSÂLE-İ KUDSİYE" İSİMLİ ESERİNDE MEHDÎ'Yİ ŞÖYLE HABER VERİYOR:
"..........
Bu zât bin ikiyüz yılda müceddid
Olub kıldı tarîqleri bu tecdîd
Ki hattâ ba'zı zât keşf etdi Hâlid
Müceddid gayri yok Mehdî müceddid
Bu Mehdî'ye uyub Hakk'a gidelim
Cemâl-i bâ-kemâl'e seyr edelim.
........"
Üç şeddeli lamdan ,Lafzullahtaki şeddeli lamlar bir sayılsa ,diğer şedde iki sayılsa mimle 1354 eder..Yani lamlar 3 değil 1 sayılacak.
"Resail-in Nur'un nuranî cüzleri ve fedakâr şakirdleri ellidörtte (1354) mukabeleye çalışmaları göze çarpıyor."
Yani şeddeli lamlar ve mimler iki sayılsa 1354 (1935)eder ki Hz.Mehdinin şakirtlerinin zulumatı dağıtma tarihidir.Zaten yukarıda geçtiği gibi 54 te risalei nurun fedakar şakirtleri mukabele edecek deniliyor..
'Bundan bir asır sonra' ifadesi ise Mevla Halidten bir asır sonra demektir..metnin bağlamından anlaşılıyor zaten..
Risalei Nurun fedakar şakirtleri Hz.Mehdinin talabeleri olduğu anlaşılıyor.