"Ehl-i dalaletin samimane ittifakları akıbet-endişlikten ve yüksek nazardan değildir." Bu cümlede ehl-i dalalet için söylenen "akıbet-endişlik" ve "yüksek nazar" ifadelerini nasıl anlamalıyız?
Değerli Kardeşimiz;
Akıbet endişelik ve yüksek nazar, kişinin Allah’tan korkup, akıbetinden ve ahiretteki hesaptan endişe ederek kendine çekidüzen vermesi demektir. Yani akıllı ve yüksek düşünceli bir adam her hareketini ve davranışını, akibetini düşünerek yapar. Bir adım atacağı zaman; “Acaba bunun hesabı mahşerde benden sorulur mu?” diye muhakeme ve muhasebe de bulunur. Akıbeti sadece dünya istikbali olarak düşünmez.
Akıllı insan, kendini, Rabbini, kul olduğunu, yaratılış gayesini unutmayan ve ona göre hareket edendir.
Akıllı insan, nereden geldiğini, nereye gideceğini, misafir olduğunu, ahiret yolcusu olduğunu unutmayan ve ona göre hazırlık yapandır.
Akıllı insan, nefsinin süfli arzuları peşinden koşmayan, ömrünü günahlarla kirletmeyen, malayani şeylerle heder etmeyen, ulvi şeylerle meşgul olan insandır.
İşte bütün bu ince ve hassas düşüncelere; "akıbet endişelik" ve "yüksek nazar" deniliyor ki, kâfirler böyle bir düşünceden çok uzaktırlar. Zira onlar inkârı sebebi ile sadece dünyasını ve kısacık hayatlarını esas almış ve onun derdine düşmüşlerdir. İttifakları da bu merkez üzeredir. Yani bütün gayret ve mesaileri kısacık ve peşin olan dünya akıbeti içindir. Bu yüzden onlar hakiki akıbet ve yüksek nazar olan ahiret duyarlılığından mahrumdurlar.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü