"... Ehl-i kıraat ve erbab-ı kitabetin ittihaz ettikleri bir usuldür. Bundan anlaşılıyor ki, hem söyleyen, hem dinleyen ümmî olduklarına nazaran, bu tabirler, söyleyenden doğmuyor ve onun malı değildir; ancak, başka bir yerden ona geliyor." İzahı?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

ا ل د .7. gibi harfleri, meselâ, elif, lâm, dal gibi isimleriyle tabir ve zikretmek, ehl-i kıraat ve erbab-ı kitabetin ittihaz ettikleri bir usuldür. Bundan anlaşılıyor ki, hem söyleyen, hem dinleyen ümmî olduklarına nazaran, bu tabirler, söyleyenden doğmuyor ve onun malı değildir; ancak, başka bir yerden ona geliyor." (1)

Harflerin seslendirilmesi, öğretilmesi veya dinlenilmesi okuma yazma öğrenmiş kişilere has bir meşguliyettir. Ümmi olan kimselerin harflerle, hecelemekle veya başkasına harfleri öğretmekle veya başkasından heceleri dinlemekle işi olmaz.

Kur’an-ı Hakim harflerin taktii ve tehecci (hecelemek) şekli ile söyleyen ve dinleyenlerin ümmi olduklarına işaret etmekle, ne söyleyenin ne de dinleyenlerin bu tabirlere menba ve masdar olamadığını ancak mazhar ve ma’kes olduğunu ifade etmektedir. Kaynağın başka yerden geldiğini göstermektedir.

(1) bk. İşaratü'l-İ'caz, Bakara Sûresi, 1. âyetin tefsiri.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Yazar:
Kategorileri:
Okunma sayısı : 3.012
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Ziyaretçi

Edebi bir san'at ehl-i kitabet olmayı gerektirirken kur'anı ümmi bir peygamberin söylemesi dinleyen ashabın da ümmi olması kur'anın kelamullah olduğunu ispat eder.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yükleniyor...