Ehli tarikte kerametvari hadiseler çok vardır. Tarikat mensupları, Nur talebelerini genellikle kalple değil akılla giden, keramet gibi makbuliyet alameti şeyleri olmayan şeriat dairesindeki insanlar olarak görüyor. Nurcularda keramet yok mu?
Değerli Kardeşimiz;
Bu noktadan bakacak olusak, aslında Nur Hizmeti bir sahabe modelinin izdüşümü olarak kabul edilebilir. Nitekim sahabeler de, bildiğimiz anlamda keramet gösteren ve kerametlerini delil göstererek hizmet eden insanlar değildir. Bir kaç sahabenin parmak ile gösterilebilen kerametlerinin dışında keramet ehli sahabe bilmiyoruz.
Bildiğimiz manadaki keramet ifadesini bilerek kullandık. Çünkü keramet yalnız şiş batırmak ve bunun gibi favkalade olaylardan ibaret değildir. Daha geniş bir anlamda bakacak olursak, sahabe hayatı hep kerametlerle veya Bediüzzaman'ın ifadesi ile ikramlarla geçmiştir. Evet keramet ile ikram arasında fark vardır. Keramet'te şahsın bir kesbi var kabul edilirken, ikramda kesb olmaz, kişi onu kendinden bilmez.
Hizmetin başarısı noktadında baktığımızda sahabelerin bir çok keramete mazhar olduklarını söyleyebiliriz. Mesela, bir bedevi olarak Efendimizin( sas) huzuruna gelen biri, bir saat kadar, Allah Resulünün sohbetini dinledikten sonra, büyük bir alim derecesinde ilme sahip oluyordu. Ve Hindistan, Çin gibi memleketlere gider İslamı anlatırdı. Medine'nin medenileşmesine sebep olan Musab Bin Umeyr, hangi üniversitede talim görmüştü?
Savaşlardan başlarını kadıramayan bu sahabelerin herbiri gittiği yerlere ilim, adalet ve hikmetin temsilcileri olup kısa sürede İslam'ın yayılmasına vesile olmalarını nasıl izah edebiliriz?
Efendimiz'den kısa bir süre sonra Dünyanın süper iki devletini ortadan kaldırmak ve İslamı Dünyanın dörtbir yanına yaymak gibi fevkalade hadiseler keramet değil de nedir. Kerametleri şahsi değildi, şahs-ı manevi ve hizmet noktasında gösteriliyordu. Bizim, bir şeyhin elinde gördüğümüz ve şeyhe isnat ettiğimiz kerametler, sahabe zamanında bir kişide değil de hepsine mal edilen şahs-ı manevinin olmuştur.
Nur hizmetine baktığımızda aynı tablo karşımıza çıkmaktadır. Allah demenin yasak olduğu bir dönemde, Marangoz Ahmet, Tenekeci Mehmet, okuma yazma bilmeyen Bekir bey, gibi insanların İslamı temsil etmeleri ve anlatmalarını ve de muvaffak olmalarını ne ile izah edebiliriz?
Alimlerin bir bir asıldığı ve dini her türlü eserin yasaklandığı bir dönemde, tek dini eser olan Risalelerin el altında muhtaç gönüllere, bu ümmi inanlar sayesinde ulaşmasını nasıl izah edebiliriz. Üstadın ifadesi ile olsa olsa bir keramet-i Kur'aniyedir. bir ikram-ı ilahidir. Tarihi süreci iyi tahlil edecek olursak, Nur hizmetinin tamamen Allah'ın bir inayeti olduğu anlaşılacaktır.
Keramet ile ikram arasındaki fark konusunda ilave bilgi için tıklayınız:
İkram'ın izharı tahdis-i nimettir, kizbin medhali yoktur...
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü