"Elbette, bir senede yalnız bir defa tevellüde kabil ve ayın yalnız yarısında kabil-i telakkuh olan..." Çok eşliliği erkeğin çok üremesine bağlamak, kadının âdet gibi hâllerine bakarak, erkeğin daha çok eş alabileceğini söylemek ne kadar doğru?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"İkinci Esas: Medeniyet, taaddüd-ü ezvâcı kabul etmiyor; Kur’ân’ın o hükmünü, kendine muhalif-i hikmet ve maslahat-ı beşeriyeye münâfi telakki eder."

"Evet, eğer izdivaçtaki hikmet, yalnız kazâ-yı şehvet olsa, taaddüt bilâkis, olmalı. Halbuki, hattâ bütün hayvanatın şehadetiyle ve izdivac eden nebatatın tasdikiyle sabittir ki, izdivacın hikmeti ve gayesi, tenasüldür. Kazâ-yı şehvet lezzeti ise, o vazifeyi gördürmek için rahmet tarafından verilen bir ücret-i cüz’iyedir. Madem hikmeten, hakikaten, izdivaç nesil içindir, nev’in bekası içindir."

"Elbette, bir senede yalnız bir defa tevellüde kabil ve ayın yalnız yarısında kabil-i telakkuh olan ve elli senede ye’se düşen bir kadın, ekserî vakitte ta yüz seneye kadar kabil-i telkih bir erkeğe kâfi gelmediğinden, medeniyet pek çok fahişehâneleri kabul etmeye mecburdur." (Sözler, 25. Söz, Üçüncü Şua, İkinci Cilve)

Üstad'ımızın burada tenasül ve çoğalmayı esas olarak alıp anlatması, birilerinin bu noktada tenkidi olmasındandır. Evliliği tamamıyla şehvetin doyurulması anlamında kabul edenlere bir cevaptır. Yoksa çok evliliğin özel şartları olduğu gibi, kadına da nikâha şerh koyma hakkı verilmiştir. Üstad'ımızın bu değerlendirmesinin ne kadar haklı olduğu buradan belli ki, tek evliliği kanuna bağlayan toplumların gayrimeşru yaşamları makul saymaları meşhurdur. Evlilik dışı birliktelikleri ve genelevleri korudukları ve yaydıkları da herkesin bildiği bir hakikattır.

Evlilikten ve kadın erkek birlikteliğinde ana gaye, neslin çoğalmasıdır. Neslin çoğalmasında ise, iki temel faktör kadın ve erkektir. Bu iki faktörden erkek daha aktif iken, kadın fıtraten daha pasiftir. Çünkü kadının doğurganlığı, -Üstad Hazretlerinin de ifade ettiği gibi- sınırlı ve kayıtlıdır. Kadının sınırlı olması; senede sadece bir kez doğurabilmesi ve elli yaşından sonra da menopoz dönemine giriyor olmasıdır.

Oysa erkekte böyle bir sınırlama ve kayıt bulunmuyor. Erkek her ay her sene ve ömrünün büyük bir kısmında üretken bir durumdadır. Bu yüzden erkeği bir kadın ile kayıtlı kılmak, neslin çoğalması açısından sakıncalı ve risklidir. Üstad'ımız bu konuyu değerlendirirken, aslında çok evliliğe götüren ana unsurların başında neslin devamını alıyor. Burada da ihtiyacı ele alıyor. İleri yaştan sonra ve evladı olduğu hâlde, genç bir kadın alıp nesil çoğaltmaya çalışmanın da -dinen mahsuru olmasa da- örf ve akıl noktasında kabul görmediğini tarihler gösteriyor.

Bununla birlikte dinimiz çok zaruri olmadıkça, tek eşliliği tavsiye ve teşvik etmektedir. Nisa suresi, 3. ayetinde şöyle buyrulur:

"Haksızlık etmekten korkarsanız tek kadın veya mülkiyetinizde bulunan câriye ile yetinin; bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır."

Ayrıca şunları bilmekte fayda vardır:

1. Evvela şunu ifade etmek gerekir: çok evliliği, İslam başlatmamıştır, sınırsız sayıda kadınla evliliği benimsemiş bir düzeni belli sınırlamalara tabi tutmuştur.

2. Dört kadınla evlenebilmek bütün müminler için bir "emir" değil, bazı durumlarda tanınmış bir hak, izin ve ruhsattır...

3. Birden fazla (dörde kadar) evlenen erkeklere de eşleri arasında "adaleti temin etme" vazifesi yüklenmiştir. Aksi hâlde Allah'ın azabıyla ikaz edilmiştir.

4. Savaş ve benzeri, erkeklerin toplu bir şekilde yok edildiği hâllerde, bakıma muhtaç ve ortada kalmış kadınların şahısları ve toplum adına ne gibi zorluklar ve zararlarla karşılaşabileceği ortadadır.

5. Erkeğin birden fazla evlenme hakkını kullanması, kadının nikâh esnasında ileri süreceği şartla kısıtlanabilir. İslam'da nikâh akdinin tesisi için iki tarafın rızası şart kabul edilmiştir. Bu nikâh akdi esnasında, kadın "eşinin sadece kendisiyle evli kalmasını" şart olarak ileri sürülebilir.

6. Bazı özel sebeplerden dolayı, zinaya düşme tehlikesi gibi konularda bu ruhsat işlemektedir.

İlave bilgi için tıklayınız:

- ÇOK EVLİLİK (TAADDÜD).

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Kullanıcı

"Üstad'ımızın burada tenasül ve çoğalmayı esas olarak alıp anlatması, birilerinin bu noktada tenkidi olmasındandır."

Çok eşliliğin ana faktörü, çoğalmayı esas almak olduğu anlaşılıyor ama tek evliliklerde zaten ailenin iki-üç çocuğu olabiliyor. İki eşle dört, beş, altı çocuk, üç eşle dokuza kadar çocuk olur. Ama bu istenen bir durum mudur? Bu sefer insan çokluğundan, işsizlik, ekonominin giderek bozulması, pahalılık artar.

İzah eder misiniz? 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Sorularla Risale
Adil ve düzenli bir yönetim olursa nüfus bir güçtür bir silahtır ama adil ve düzensiz yerlerde bu tersine dönebilir. Her millet nüfusunun çokluğunu ister ve bunu güç olarak görür. Çin bunun güzel bir örneği Çin şu an nüfusu sayesinde her bakımdan dünyaya meydan okuyor. 
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Kullanıcı

Çoğalmak devlet için güçtür, devletin büyümesi, gelişmesi için de güçtür.Adil ve düzenin içinde fazla nüfus iyidir. 

Ama kuru kuruya, çok çocuk dünyaya getirmek de dini açıdan risktir. Onları dini eğitmek, ilgilenmek kolay değil. Bunlar büyük imtihandır.Şayet İslamı kabul etmezlerse ahiret noktasında aileden dahil olamaz diye düşünüyorum.Hem keyfiyet, kemiyetten daha öndedir. 1 müslümanın, milyonlarca dinsizden üstün olduğu gibi. 

 Peygamber Efendimiz o zaman çoğalınız derken, mesela nesilden 100 evlat, torun vs üredi, bunlardan 20 si ağaç olsa(İslam dini üzere yaşasa, ölse) 80 i bozulsa kazanç büyüktür. Buradaki şayet 10 tane diksen 2 si ağaç olsa kazanç 2 dir. O zaman yine Peygamber Efendimizin çoğalınız dediğine uygun olur, zira 20 ağaç, 2 ye göre çok fazladır.kemiyetten de keyfiyet olarak yine daha fazla çıkıyor.Kayıplar dikkate alınmayacak. 

 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...