"Evet, bazı insanlar zerrede boğulurlar. Bazısında da dünya boğulur. Bazılar da kendilerine verilen anahtarlardan birisiyle kesretin en geniş bir alemini açar, fakat içinde boğulur. Sahil-i vahdet ve tevhide zorla vasıl olur." Açıklar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
Burada boğulmak tabirinden, iki mana anlaşılabilir.
Birisi; Allah’ın haricindeki her şeye masiva ve kesret denilir ki, insanlar bu kesret ve masivanın içinde, Allah’ın rububiyet ve uluhiyet sıfatlarını tam göremedikleri için, her şeyi sebeplere ve vasıtalara verirler. Ve böylece sebepler içinde boğulmuş olurlar. Tabiat ve inkâr bataklığına saplanırlar. Bu inkâr manasında boğulmaktır.
İkincisi; Allah’ın varlığını ve birliğini inkâr etmezler; lakin kesret ve masiva üstünde Allah’ın rububiyet ve uluhiyetini tam manası ile tefekkür edip göremedikleri için, inkâr değil ama, inkâra yakın bir gaflet ile kalbine masiva ve kesret sevgisini doldururlar. Bunlar da masivaya muhabbet noktasında boğulanlarıdır.
Masiva ve kesret üstünde, Allah’ın rububiyet ve uluhiyet sıfatlarını görememelerinin en önemli sebebi; insanın kendi akıl ve cihazlarına güvenip, Allah’ın yanıltmaz ipi olan vahye yüz çevirmelerindendir. Yani insan kendi benliğine güvenip, Allah’a ve onun vahyine tevekkül etmez ise yıldız böceğinin kendi ışıkçığına güvenip, güneşin o eşsiz ışığından mahrum kalması ve karanlıkta boğulması gibi, insan da masiva ve kesret karanlığında hakikatleri ve tevhidi bulamıyor ve inkâr ve gaflet karanlığında boğuluyor.
"Alemin kapısını açması" tabirinde ise; maddi ve kevni alemlerdeki maddi ilimleri keşfetmesi ve birtakım tevhidin kırıntılarını bulabilmesine işaret ediliyor. İbn-i Sina ve Farabi bunlara güzel bir örnektir.
Bu zatların boğulmasının yegane sebebi; felsefeyi vahye tercih etmeleridir. Felsefe; kafa feneri hükmünde olan aklı ve insanın benliğini esas alıyor. Vahiy ise; Allah’ın sonsuz ilim ve sıfatlarını esas kabul ediyor. Aradaki uçurum buradan ileri geliyor.
Zerre, dünya ve kesret tabirleri, kainatın muhtelif tabakalarına işarettir. Bazı insanlar kainatın zerresinde, yani adi ve basit işlerinde boğulur. Bazıları adi ve basit işlerden kurtulur, ama kainatın başka büyük daire ve tabakalarından sıyrılamaz. Bazıları hepsini aşar, ama kainatın kendisinde boğulur vs. Demek herkesin boğulduğu tabaka farklıdır.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Bazı insanlarda dünyanın boğulmasını izah eder misiniz?
İnsanın ruhu, kalbi, aklı ve latifeleri öyle geniş ve kapsamlı bir özellikte yaratılmış ki, bunlar dünya kabına sığmıyor, dünyanın sınırlarına yerleşemiyor, gözünü arşa kürsiye dikiyor. Bu yüzden insanda manevi anlamda sınırsız ve sonsuz bir yükselme ve alçalma kabiliyeti bulunuyor.
Şayet insan ruhunu, kalbini, aklını ve latifelerini iman ve ibadet yolunda değil de dünyanın adi ve süfli işlerinde sarf ederse, küçücük bir zerrede boğulur mahvolup gider. Şayet ruhunu, kalbini, aklını ve latifelerini iman ve ibadet yolunda sarf ederse, bu kez de dünya onun yanında basit ve yüzeysel kalır, yüzünü ebed alemine çevirir.
Hatta tefekkür açısından insan aklı dünyayı eline bir karpuz gibi alıp inceleyebilir. İnsan manevi cihazlarını doğru yerde kullandığında kainatı, kürs ve arşı kucağına alacak kadar devleşebilirken, aynı insan bu cihazları adi şeylere sarf ederse o zamanda bir böcek kadar hatta ondan da aşağıya düşebiliyor...
Cok harika cevap şimdi anladım çok teşekkür ederim.