"Evet, dünya ilim ve irfan sahasına Türkiye’den bir güneş doğmuştur... Yalnız mâneviyat sahasında değil, zahiren ve maddeten dahi tesirini göstermiştir." Maddi tesir ile birlikte açar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
Üstadımız meşhur Şam hutbesinde şöyle diyor:
"İşte, tarih bize gösteriyor. Hatta, Rus’u mağlûp eden Japon Başkumandanının İslâmiyetin hakkaniyetine şehadeti de şudur ki: Hakikat-i İslâmiyetin kuvveti nispetinde, Müslümanlar o kuvvete göre hareket etmeleri derecesinde ehl-i İslâm temeddün edip terakki ettiğini tarih gösteriyor. Ve ehl-i İslâmın hakikat-i İslâmiyede zaafiyeti derecesinde tevahhuş ettiklerini, vahşete ve tedennîye düştüklerini ve hercümerc içinde belâlara, mağlûbiyetlere düştüklerini tarih gösteriyor. Sair dinler ise bilâkistir. Yani, salâbet ve taassuplarının zaafiyeti nispetinde temeddün ve terakki ettikleri gibi, dinlerine salâbet ve taassuplarının kuvveti derecesinde de tedennî ve ihtilâllere maruz kaldıklarını tarih gösteriyor. Şimdiye kadar zaman böyle geçmiş."(1)
İslamiyete bağlandığımızda, maneviyat ölçüsünde maddiyatı da kazanmış oluyoruz.
Çünkü dinimizde maneviyat ile maddiyat siyam ikizi gibidir, birbirlerinden bağımsız düşünülemezler. Maneviyat iyi olursa bu maddiyata müspet bir şekilde sirayet eder, kötü olursa menfi bir şekilde yansır.
Mesela, kamu kaynaklarını yöneten bir idareci maddi anlamda gayet mahir ve eğitimli birisi, yani maddi açıdan gayet donanımlı olduğu halde, maneviyattan mahrum olduğunu farz edelim. Ayrıca bu yöneticinin paraya, makama, lükse vesaireye karşı da zafiyetleri olduğunu da kabul edelim. İşte böyle birisinin kalbinde ve ruhunda kamu kaynaklarını tırtıklamasına mani olacak bir yasakçı hükmündeki imanı bulunmadığından, elbette gücünün yettiği kadar çok yanlışlıkları yapacaktır.
Bu durumda devletin sahip olduğu o kaynakların sağlıklı ve güvenli bir şekilde idare edilmesi elbette mümkün değildir. Bu da maddi gelişim ve kalkınmanın önünde büyük bir engeldir.
Devlet ve kamu kaynaklarının idaresi, hem maddi anlamda mahir ve donanımlı hem de tahkiki iman sahibi Nur talebelerinin elinde olsa, o zaman maddi terakkinin baş döndüren bir hızla ilerlediğini görürüz.
(1) bk. Hutbe-i Şamiye.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü