"Evet, kıssa-i Musa meşhur darb-ı meseldeki tefarik-ul asâdan daha nâfi'dir. Nasıl o asâ ne kadar parçalansa yine bir işe yarar. Kıssa-i Musa dahi öyledir. Bu hâsiyetine binaendir ki, Kur'an yed-i beyza-i mu'ciz-ül beyaniyle o kıssayı aldı..." İzahı?
Değerli Kardeşimiz;
TEFARİK-UL ASÂ: Bir atasözüdür. Bu darb-ı mesel hakkında meşhur Kamus Tercümesi'nde hülâsaten şu mâlumat var:
"Arab'dan fakir bir kadının zaif ve gayet huysuz bir oğlu varmış. Yaptığı müteaddit kavgalarda meselâ bir defasında burnunu, bir defasında kulağını, bir defasında dudaklarını kesmişler. Her bir defasında da annesi çocuğunun kesilen azalarına bedelen diyet alarak zenginleşti. Bu sebeple oğluna: 'Sen tefarik-ul-asâdan daha faydalısın.' Zira o, asâ ki, bir cins ağaç olup, parçalandıkça her bir parçasından yine faydalı şeyler yapılırdı. Onun gibi oğlunun da vücud parçaları daha faydalı oldu. Yani, bir (şey) olmakla beraber, muhtelif fayda cihetleri bulunan şeyler için mecazen bu tabir kullanılır."
Hz. Musa (as)’in kıssası da parçalandıkça fayda temin eden ve farklı meselelere kaynak teşkil eden bereketli bir kıssadır. Yani zahirde bir kıssa iken hakikat noktasında çok kıssa ve manaları muhtevi olan geniş ve kapsamlı bir kıssa demektir. Nitekim Kur’an bu kıssayı muhtelif surelerde, muhtelif konular için çok parçalara ayırmış, bir kıssa iken bin kıssa şekline çevirmiş.
Cüzi-Külli: Cüzi, küllinin küçültülmüş bir modelidir. Küllide ne varsa hepsi cüzide de vardır. Cüzi ile külli keyfiyeten aynı kemiyeten farklıdır. Küllide azametli ve haşmetli olan meseleler cüzide de aynen ama küçültülmüş ve mütevazi olarak vardır. Cüziye bakarak külli hakkında fikir edinilebilir.
Mesela, insan cüzi iken insanlık küllidir. İnsanlıkta ne varsa aynısı insanda da vardır. İnsan ile insanlık arasında sadece kemiyet farkı vardır.
Aynı mana Kur’an-ı Kerim'de de vardır. Kur’an kitap olarak külli iken, onun sure ya da ayetleri külliyet kesp etmiş cüzi gibidirler. Yani Kur’an’ın umumunda yazılı olan hikmet ve manalar, Kur’an’ın bir cüzisi olan Yasin suresinde veya Kıssa-i Musa'da aynı şekilde yazılıdır, demektir. Nasıl Yasin suresi "ya sin" harflerinde küçük hatlar ile yazılıyor ise, Kur’an da küçük bir surede küçük ve latif bir şekilde yazılmış demektir.
Kur’an bir kitap olmasına karşın, içinde binlerce kitapları barından külli bir kitaptır. Yani Kur’an cisim ve şahıs noktasından tektir, lakin mana ve hikmet zenginliği noktasından binlerce kitap değerindedir.
Öyle ki bazen bir harfinde, müfessirin kendi hissesine düşen üç sayfalık manası vardır. Üstad Hazretlerinin “nabüdü” kelimesindeki bizi ifade eden "nun" harfinden üç sayfa mana çıkarması, buna güzel bir misaldir. Diğer müfessirlerin hisseleri buna dahil değildir. Bütün müfessirlerin çıkardıkları manaların yanında, Peygamberimizin (a.s.m) anladığı manalar, ayrıca Cenab-ı Hakk'ın ilmine taalluk eden en gizli ve derin manalar bundan müstesnadır.
Bazen olur ki Kur’an’ın bir ayetinden ciltlerle kitap yazılır. Tarihte bunun örnekleri çoktur. Kur’an-ı Kerim altı yüz sayfa olmasına rağmen, üzerine üç yüz bini aşkın tefsirlerin yazılması, onun ne denli geniş ve külli bir kitap olduğuna kati delildir. Kıssa-i Musa (as) da bu kabilden külliyeti ve cüziyeti muhtevi ve haiz bir kıssadır.
İlgili ders videosu için tıklayınız:
- Prof. Dr. Şadi Eren, Muhakemat Dersleri (33. Bölüm).
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü