"Ey hanesinde ihtiyar bir valide veya pederi veya akrabasından veya iman kardeşlerinden bir amel-mande veya âciz, alîl bir şahıs bulunan gafil!" Burada geçen "gafil" ifadesi kime hitaptır ve neden valide ifadesi pederden önce kullanılmıştır?
Değerli Kardeşimiz;
Yüce dinimiz İslâm, anne baba hakkına büyük ehemmiyet vermiş ve onların meşru ve makul arzularını yerine getirmeyi, evladın en büyük vazifesi saymıştır. Ancak, bir evlat, onların meşru olmayan isteklerini yapmamaktan dolayı mesul olmaz. Ana ve babası, "Eğer şu isteğimi yapmazsan, sana hakkımı helal etmem." dese bile, onların bu sözü dikkate alınmaz. Çünkü Allah’ın emirleri, anne babanın hakkından önde gelir.
"...Yanında anne ve babası ihtiyarlamalarına rağmen, onları razı etmediğinden dolayı cennete giremeyen kimsenin burnu yerde sürtülsün..." (Tirmizi, Daavat 110; Müsned, h.no: 7139)
Anne ve babasına hürmet etmeyen her insan bu ifadenin şumulüne giriyor demektir. Ancak anne hukuku, baba hukukundan daha üstündür. Zira çocuğun en sadık ve tahammüllü bakıcısı annesidir. Baba, anneye nisbetle biraz daha geride kalıyor. Annedeki şefkat madeni, babadan daha ziyade olduğu için, anne çocuğuna karşı daha düşkün oluyor. Bu yüzden anne babadan önce gelir.
"Cennet annelerin ayakları altındadır." (Mecmau’z-Zevaid, 8/138)
Biz insana, anasına ve babasına itaati de tavsiye ettik. Anası onu zayıflık üstüne zayıflıkla taşıdı. Onun sütten ayrılması da iki yıl içindedir. (Biz insana): 'Bana, anne ve babana şükret.' diye de tavsiye ettik. Dönüş, ancak banadır.” (Lokman, 31/14-15)
"Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişecek olursa, onlara sakın 'Öf' bile deme, onları azarlama; onlara güzel söz söyle. Onlara merhamet ve tevazu kanadını ger ve de ki: 'Ey Rabbim, nasıl onlar beni küçükken besleyip büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet buyur.' Sizin içinizde olanı Rabbiniz hakkıyla bilir. Eğer siz salih kimseler olursanız, muhakkak ki O, kendisine yönelenler için çok bağışlayıcıdır."(İsrâ, 17/23-25)
Ayetin sonundaki “Sizin içinizde olanı Rabbiniz hakkıyla bilir.” ifadesi, huzura işaret ediyor. Yani Allah sizi görüp gözetlerken, nasıl olur da böyle çirkin bir günahı işleyebilirsiniz, demek sureti ile insanı ikaz ediyor. İnsan nasıl polisin gözü önünde suç işleyemez ise, aynı şekilde Allah’a tahkikî bir surette iman eden ve onun murakabesini şiddetle hisseden bir insan, elbette böyle çirkin hallere düşmez. Bu sebepledir ki Kur’an insanları terbiye ve ikaz etmek için bu tarz ifadeleri sıkça istimal ediyor.
Anne ve babanın evlatlarına yapmış oldukları ikram ve ihsanlara bedel evlat da onlara karşı ikram ve ihsanda bulunmakla mükelleftir. Bu hem insanî hem de vicdanî bir vazifedir. Çünkü mahlukat içerisinde evladına en ziyade şefkat ve merhamet eden peder ve validelerdir.
Azamet-i İlâhiyi tefekkür edip, Cenab-ı Hakk’ın bütün kemal sıfatlarla muttasıf, noksan sıfatlardan münezzeh olduğunu bilerek, ona itaat ve ibadete devam etmeli; sonra da mahlûkat içerisinde şefkat ve merhamete en ziyade layık olan ana ve babaya hürmet ve ihsanda bulunmalı ve böylece rızalarını almalıdır. Ayrıca, onların hizmetlerinden dolayı usanmamak, bazı sözlerinden ve hareketlerinden gücenerek onların kalplerini kıracak hoş olmayan lâflardan sakınmak, güzel ve yumuşak bir tarzda konuşmak ve iyilik etmeye devam etmek lazımdır.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar