"Gayet keremkârâne bir ziyafetgâh ve gayet san’atkârane bir teşhirgâh ve gayet haşmetkârâne bir ordugâh ve talimgâh ve gayet hayretkârâne ve şevk-engizâne bir seyrangâh ve temâşâgâh ve gayet mânidarâne ve hikmetperverâne..." Açıklar mısınız?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Evet, bu dünya memleketine ve misafirhanesine gelen her bir misafir, gözünü açıp baktıkça görür ki: Gayet keremkârâne bir ziyafetgâh ve gayet san'atkârane bir teşhirgâh ve gayet haşmetkârâne bir ordugâh ve talimgâh ve gayet hayretkârâne ve şevk-engizâne bir seyrangâh ve temâşâgâh ve gayet mânidarâne ve hikmetperverâne bir mütalâagâh olan bu güzel misafirhanenin sahibini ve bu kitab-ı kebîrin müellifini ve bu muhteşem memleketin sultanını tanımak ve bilmek için şiddetle merak ederken, en başta göklerin nur yaldızıyla yazılan güzel yüzü görünür. 'Bana bak, aradığını sana bildireceğim.' der."(1)

Dünya, canlılar ve bilhassa insanlık için gayet güzel ve ikramlarla donatılmış mükemmel bir ziyafet sofrasıdır. Evet, dört yüz bin çeşit bitki ve hayvanların mükemmel bir şekilde beslenmesi ve iaşelerinin takdim edilmesi dünyayı büyük bir sofra hükmüne getiriyor. Özellikle insanlığın bu sofradan azami ve mükemmel bir şekilde istifade etmesi, dünyanın ne denli mükemmel ve ikramlı bir sofra olduğunu gösterir.

Mesela, yer yüzünde akşam vakti altı milyar insan akşam sofrasına oturup envaı türde yemekler yemesi, dünyanın ne kadar büyük bir sofra ve ziyafetgah olduğuna bakar ve gösterir.

Dünya aynı zamanda Allah’ın eser ve sanatlarını sergilediği mükemmel bir sergi ve gayet geniş bir showroomdur. Her sanatkar sanatı ile övünür ve sanatını seyretmekten lezzet duyar ve sanatını teşhir etmek ister. Mesela, bir ressamın en lezzetli ve keyifli hali yapmış olduğu resimlerini teşhir edip hem kendi hem de başkalarının takdir etmesidir. Bu duygu ve hâl kudsi bir şekilde Allah’ta da vardır ki, Üstad Hazretleri bu hale şuunat-ı İlahi diyor. Bahar mevsiminde milyarlarca çiçek ve böceklerin uyanması ve o tatlı tebessümü ile insana bakması hep İlahi isimlerin teşhir edilmesi içindir.

Kainat bir kışla, içindeki sayısız mahlukat ise bu kışlanın askerleri hükmündedir. Ve hepsi belli bir kanun ve nizam üzerine hareket ediyorlar. Tıpkı kışladaki intizamlı askerler gibi kainat kışlasındaki her bir mahluk belli bir disiplin ve intizam içinde hareket ediyorlar. Dört yüz bin çeşit bitki ve hayvanların hepsi birer ordu hükmünde olup elbiseleri ayrı, silahları ayrı, iaşeleri ayrı olmalarına karşın, Allah hepsini vakti vaktine karşılayıp hiç birisini ihmal etmiyor, unutmuyor.

Aklı başında mütefekkir bir insan şu dünyaya bir kışla, bir sofra, bir sergi, manalı bir kitap nazarı ile baksa, bu bakış insana müthiş bir hayret ve müthiş bir şevk verir ve Allah’a olan marifet ve muhabbetini kemali ile ziyadeleştirir.

(1) bk. Şualar, Yedinci Şua (Ayetü'l-Kübra).

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...