"Göz gibi bir tek nur veya Cebrail gibi nuranî bir tek ruhânî, tecellî-i rahmet içinde olan faaliyet-i Rabbâniyenin kemâl-i vüs'atinden, bir tek yere suhuletle baktığı..." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Hem göz gibi bir tek nur veya Cebrail gibi nuranî bir tek ruhânî, tecellî-i rahmet içinde olan faaliyet-i Rabbâniyenin kemâl-i vüs'atinden, bir tek yere suhuletle baktığı ve gittiği bir tek yerde suhuletle bulunduğu gibi, binler yerlerde de kudret-i İlâhiye ile suhuletle bulunur, bakar, girer; az, çok farkı yoktur."(1)
Burada ana tema, şeffaf ve latif olan şeylerin cisimlere nüfuz etmesi kolaydır, hükmüdür. Mesela dar bir delikten insan ceset olarak geçemez, ama dar delikten insanın gözü geçer ve arkasında ne var ne yok hepsini rahatlıkla görebilir. İnsan gözü aynı anda bir çok eşyayı görürken, ceset maddi ve kesif olduğu için aynı anda en fazla bir iş ile meşgul olabilir. Demek bir şey ne kadar nurani ve latif ise nüfuzu ve yapabileceği şeyler de o kadar ziyade ve kolay oluyor. Cebrail (as)’in cesedi tam nurani ve latif olmasından, bir anda binlerce yerde bulunup, binlerce işleri görebilir; bir işi bir işine mani teşkil etmez.
Allah’ın mahluku olan Cebrail (as) ve göz, nurani ve latif olmalarından böyle işlere mazhar oluyor ise, mahlukatın kayıtlarından münezzeh ve mukaddes olan ezeli kudret, sonsuz bir nuraniyet ve şeffafiyet içinde olmasından, elbette her şey ona nihayetsiz kolay ve rahattır. Bir anda her mahlukun yanında bulunur ve kainatı yaratmak, bir çiçeği yaratmak kadar ona kolay ve rahattır. Daha doğru bir ifadeyle, Allah’ın sonsuz kudretinde mertebe ve derece yoktur; bir sineğin yaratılması ile bütün mahlukatın yaratılması kudretinin nazarında eşittir, demektir.
(1) bk. Şualar, Yedinci Şua Dördüncü Hakikat.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Allah bu sitenin kurucularından ve tüm çalışanlarından,tüm nur talabelerinden razı olsun.Günlük okumamı bitirdikten sonra bu siteye dönerek okuduğum kısımları takip ediyorum çok faydalı oluyor.Allahın kudreti zatidir,onun zıddı ona arız olamaz.Zati olduğu için mertebeler yoktur,sonsuzdur.16 cı sözden anladığım kadarıyla mükemmel bir mikroskopla eşyayı inceledikte onda büyüklük,küçüklük,kalınlık,incelik diye bir kavram yoktur,sadece şeffaflık vardır.Nasıl ki parlak şeyler,katreler hatta havada ki toz kabarcıkları da güneşin ziyasından kaçamaz güneşin ziyasının ayinesi olur.Aynen öyle de Kudret-i Zatiye-i Ezeliye en latif, en has bir nur ve bütün nurların nuru olduğundan ve eşyanın mahiyetleri ve haikatleri ve melekutiyet vecihleri şeffaf ayine gibi parlak olduğundan Allahın kudretinden hiç bir şey kaçamaz.Ne güneş ben büyüyüm ne de toprakta ki solucan ben küçüğüm deyip saklana bilir.Umarım doğru anlamışımdır.