"Halbuki, o sarayda, o şehirde, o memlekette, o âlemde o derece hayret-engiz bir muvazene, bir mizan, bir tevzin hükmediyor; bilbedâhe ispat eder ki..." Buradaki, "muvazene", "mizan" ve "tevzin" arasındaki farkı izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Bu üç mefhum mana olarak her ne kadar birbirine yakın olsa da aralarında birtakım farklar vardır.
"Müvazene"; her şeyin dengeli bir şekilde yaratılmasıdır. Mesela, bir iş yerinin gelirleri ile giderleri dengeli ise buna muvazene denir. Kış ile yaz, bahar ile sonbahar hep bir denge içindedir.
"Mizan"; her şeyin bir ölçü içinde yaratılmasıdır. Mesela, insanın azalarının belli bir ölçü içinde olması mizandır. Kollarının ve bacaklarının uzunluğu, dişin ağız içindeki kısalığı, ağaçların dal, budak ve yapraklarının bir ölçü içinde olması bunlara birer misaldir.
"Tevzin"; kelime olarak tartmak ve ölçülü hâle koymak demektir. Diğer bir ifade ile de her şeyin mükemmel bir uyum ve ahenk içinde olmasıdır. Göz ile kulağın, burun ile yüzün bir uyum ve ahenk içinde olması buna bir örnektir...
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Üstad sarayın içinde şehir, şehrin içinde memleket, memleket içinde âlem var diyor. Saray kâinat da; peki şehir, memleket ve âlem neyi simgeliyor? Ayrıca âlem memleketten, memleket şehirden, şehir saraydan büyük, nasıl birbirlerinin içinde oluyor?
Kâinat ve içindekilerde büyüklük ve küçüklük kavramı iç içe gidiyor. Çünkü Allah sanatlarını icra ederken büyük küçük kavramını cem ederek icra ediyor. Yani küçükte büyük bir sanat icra ederek eserleri arasında bir denge oluşturmuştur.
Mesela, sinek güneşe göre zahiren ve cismen çok küçüktür, ama sanat ve incelik noktasından güneş kadar büyüktür. Hatta hayata olan mazhariyeti noktasından güneşten daha büyük bir sanata ve inceliğe sahiptir denilebilir.
"Saray içinde memleket olmasını" bu şekilde anlayabiliriz. İnsan vücudu bir saray, ama bu sarayın içinde bir hücre memleket kadar geniş bir sanata sahiptir, diyebiliriz. Göz içindeki ilim ve sanat, vücuttan geri kalmaz...
Şehir, saray, âlem gibi kavramları iç içe geçmiş sanatlar olarak anlayabiliriz; yıldız ile atom gibi...