"Haps-i ebedi" ve "idam-ı ebedi" tabirlerinde anlatılmak istenen mana nedir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

İlgili cümleleri buraya adıktan sonra yorumu üzerinde duralım.

"Kabir var; hiç kimse inkâr edemez. Herkes, ister istemez oraya girecek. Ve oraya girmek için de, üç tarzda, üç yoldan başka yol yok.

• Birinci yol: O kabir, ehl-i İmân için bu dünyadan daha güzel bir âlemin kapısıdır.

• İkinci yol: Âhireti tasdik eden, fakat sefâhet ve dalâlette gidenlere bir haps-i ebedî ve bütün dostlarından bir tecrid içinde bir haps-i münferit, yalnız başına bir hapis kapısıdır. Öyle gördüğü ve itikad ettiği; ve inandığı gibi hareket etmediği için, öyle muâmele görecek.

• Üçüncü yol: Âhirete inanmayan ehl-i inkâr ve dalâlet için bir idâm-ı ebedî kapısı, yani hem kendisini, hem bütün sevdiklerini idâm edecek bir darağacıdır. Öyle bildiği için, cezası olarak aynını görecek. Bu iki şık bedihîdir, delil istemiyor, göz ile görünür."
(1)

Yukarıda geçen, "Öyle gördüğü ve itikad ettiği; ve inandığı gibi hareket etmediği için, öyle muâmele görecek" cümlesi ile " Öyle bildiği için, cezası olarak aynını görecek" cümlesinden de anlaşıldığı gibi, idam-ı ebedi ve haps-i ebedi, hakikat'ta olduğu için değil, onlar öyle itikat ettikleri için, Allah, onlara zanlarına göre muamele etmiş olacak. Zira bir hadis-i kudside "Ben kulumun zannı üzereyim" buyrulmaktadır.

Kâfir, ebediyyen yok olacağına inanıyor, o inancın gereği olarak daha dünyada iken ebedi yokluğun ızdırabını yaşıyor. Hakikatte olmayan bir cezanın, acı ve ızdırabını daha dünyada iken, ruhunda ve vicdanında yaşıyor, yaşıyacak demektir.

Şöyle bir misal verelim: On sene sonra bir trafik kazası geçirip, arabanın altında ezileceğini düşünen ve buna tam inanan bir insan farzedelim. Bu kişi daha on sene gelmeden her gün o kazayı kendi dünyasında defalarca yaşayacaktır. Halbuki, böyle bir kaza ise gerçekte yoktu, sadece kendi zihninin ürünüydü.

(1) bk. Sözler, On Üçüncü Söz.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...