"Hattâ o Nurdan kazandığı çok ehemmiyetli makamından atmak arzusu oldu, kalben müteessir oldum." Burada geçen, “manevi makamından atmak” tabiri ne demektir, konuyu izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Hem münakaşa, münazaa ve mesail-i dîniyede damarlara dokunacak tarafgirane mübahese etmemek lâzımdır ki, Nur aleyhinde garazkârlar çıkmasın. Hattâ, bir hiss-i kablelvuku ile Mustafa Oruç kardeşimizin Risale-i Nur'un mesleğine muhalif olarak birisiyle mübahesesi, aynı zamanda, belki aynı dakikada ona gayet hiddet ve şiddetle bir gücenmek kalbime geldi. Hattâ o Nurdan kazandığı çok ehemmiyetli makamından atmak arzusu oldu, kalben müteessir oldum. Bu benim için bir Abdurrahman idi, neden böyle şiddetli hiddet ettim? Sonra bu bayramda yanıma geldi, Cenab-ı Hakka şükür ki, çok ehemmiyetli bir ders dinledi ve o büyük hatâsını da anladı ve benim burada hiddetimin aynı dakikada hatâsını itiraf etti. İnşaallah o kefaret oldu, tam temiz olarak kurtuldu."(1)

Tarikat ve medrese ıstılahatında mürşitlerin müritleri, hocaların da talebeleri üstünde manevi veya ilmi bir tasarrufu bulunmaktadır. Üstad Hazretleri hem bir aleme-i cihan hem de bir mürşid-i kamil olması hasebı ile elbette talebeleri üzerinde manevi bir tasarrufu bulunmak lazım gelir.

Yine benzer bir mana olarak büyük evliyalar manevi alemde hay ve diridirler. Onlar sadece günah ve ceset noktasından ölürler. Hatta bazı evliyalar aynı hayatta gibi öldükten sonrada manevi tasarruflarına devam ederler. "Ruhu nuraniyet kazanmış evliyaların maddi tasarrufları öldükten sonrada devam eder." prensibi, Ehl-i sünnetçe de kabul görmüş bir prensiptir. Bu zatların aynı hayatta gibi talebelerinin üzerinde tasarruf ve terbiyeleri devam eder.

Bu hususta meşhur olmuş üç evliya zat vardır: Hayat-i Harrani Hazretleri, Maruf-u Kerhi Hazretleri ve Abdulkadir Geylani Hazretleri. Bu üç zatın manevi tasarrufları aynı hayatta gibi devam ediyor, diye ehl-i kalp ittifak etmişlerdir.

Benzer bir örnek olarak Hazret-i Ali (ra) ve Abdulkadir Geylânî (ks)’nin bu asırda yapılan îmân hizmetleriyle olan yakın alâkası hakkında Üstad Hazretleri İhlâs Risâlesi'nde şöyle der:

“Bilirsiniz ki, Hazret-i Ali (ra) o mu’cizevârî kerâmetiyle ve Hazret-i Gavs-ı Azam (ks) o hârika kerâmet-i gaybiyesiyle, sizlere bu sırr-ı ihlâsa binâen iltifat ediyorlar. Ve himâyetkârâne tesellî verip hizmetinizi mânen alkışlıyorlar. Evet, hiç şüphe etmeyiniz ki, bu teveccühleri ihlâsa binâen gelir. Eğer bilerek bu ihlâsı kırsanız, onların tokadını yersiniz. Onuncu Lem’adaki şefkat tokatlarını tahattur ediniz."(2)

Dipnotlar:

(1) bk. Emirdağ Lâhikası-I, 209. Mektup.
(2) bk. Lem'alar, Yirmi Birinci Lem'a.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 2.557
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...