"Hazret-i İsa Aleyhisselamın şahsiyet-i maneviyesinden ibaret olan,.." ile "Semavatta cism-i beşerîsiyle bulunan şahs-ı İsa Aleyhisselam,.." ifadelerinde geçen; "şahs-ı manevisi" ile "şahs-ı İsa (as)" ifadelerini nasıl anlamalıyız?
Değerli Kardeşimiz;
Şahs-ı manevi ile Hazret-i İsa (as)’ın şahsının beraber olması tenakuz teşkil etmez. Çünkü şahs-ı manevisinin tezahürü yine şahs-ı maddisiyle vuku bulacaktır. Şahs-ı manevisi, ona inanan samimi ümmetinin onun davasının etrafında toplanmaya ve onun getirdiği dine dönmeye başlamasıyla teşekkül edecektir.
Şahs-ı İsa ise, Allah'ın izin ve iradesiyle semavatın üçüncü tabakasında bulunuyor. Zamanı geldiğinde Allah onu dünyaya ümmetini irşad için gönderecektir.
Ama hem Allah’ın kâinata koymuş olduğu kanunlar gereği hem de imtihan sırrı bozulmamak için Hazret-i İsa (as)‘in şahsı, perdeli ve gizli olmuştur.
Onun maddi şahsını ancak beraberinde bulunan büyük zâtların bileceğine dair Üstad'ın ifadesi şöyledir:
"Hazret-i İsa Aleyhisselam geldiği vakit, herkes onun hakiki İsa olduğunu bilmek lâzım değildir. Onun mukarreb ve havassı, nur-u imanla onu tanır. Yoksa, bedahet derecesinde herkes onu tanımayacaktır." (1)
Hazret-i İsa (as) İsevîlik dünyasında canlanmaya başlayan hakikati arama ve hurafelerden kurtulma gayretinin temsilî bir zembereğidir. Sosyolojik olarak İsevîlik âlemi peyderpey tekemmül ve tasaffi sürecini zaten yaşıyor. Nasıl ki, bir tesis yapıldıktan sonra o tesisi şereflendirmek için açılışı bir devlet büyüğü tarafından yapılır. Aynı şekilde İsevîlik âleminin tarihî ve sosyolojik tekâmülünün tamamlanması ya da sürat kazanması ameliyesinin açılışı veya şereflendirme işini Hazret-i İsa (as) temsili olarak yapıyor.
Zaten bir cemaatin kısa bir zamanda ve bir şahıs tarafından teşekkülü mümkün değildir. Hazret-i İsa (as) kendi cemaatinin hakka ulaşma merhalesinin ehemmiyetli bir safhasında gelip bu süreci hızlandıracaktır.
1) bk. Mektubat, On Beşinci Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü