"Hem de etfalın talimi kasrî ve cebrîdir. Etfala benzeyen akvamın terbiye ve talimleri de cebrî gibi olacaktır. Bu zaman-ı hürriyette kasır, şevk ve muhabbet olacaktır..." Devamıyla izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Hem de etfalın talimi kasrî ve cebrîdir. Etfala benzeyen akvamın terbiye ve talimleri de cebrî gibi olacaktır. Bu zaman-ı hürriyette kasır, şevk ve muhabbet olacaktır. Ve o şevk-i hakikiyi tevlid eden, vicdanlarından çıkan sada-yı diyanettir. Ve onu tehyic eden hasiyet, ruhanî manyetizmaya malik olan şeriat-ı Ahmediyenin (A.S.M.) emr-i nafiziyle olacaktır."(1)
"Etfal" burada çocuk anlamına geliyor. Çocuk terbiyesinde ise zorlama ve cebir kullanılır. Yani çocuk neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilemeyeceği için, yetişkinler çocukları belli bir eğitim ve disiplin programına tabi tutarlar.
Bazı kavim ve aşiretler medeniyet ve eğitim açısından çocuk hükmünde oldukları için, yani feodal yapıdan kurtulup tam gelişmedikleri için, bu kavimlerin terbiye ve talimleri de cebrî olacaktır.
Bu özgürlük çağında ise, zorlayıcı etken, baskı ve cebir yerine şevk ve muhabbet olmuş. Ve hakiki şevki ortaya çıkaracak yegane dinamik ise, vicdandan çıkacak olan diyanetin sesidir. Toplumları bu konuda heyecana getirip sürükleyen en tesirli etken ise şeriat-ı Ahmediye (asm)'nin emr-i nafizi, yani İslam şeriatının ruhlara hükmeden emirleridir.
"Kürdistan, Arabistan, Arnavutluk'ta gezenler, bu müddeada tereddüt etmezler. Onların ezhanını ruhanî manyetizma ile manyetizmelendirmek ancak şeriat namıyla olacaktır."
"Marazımızı teşrih edelim, ona göre deva arayalım. Marazımız atalet, cehalet ve muhalefet-i şeriatla hasıl olan sû-i ahlâk ve onların neticeleri olan fakr u zaruret ve irtikâb-ı hile ve başka nam ile sirkat-ı âlenidir. Âlem-i medeniyet, bu seyyiatın izalesini bizden istiyorlar."(2)
Bu tezimizi kabul etmekte zorlananlar Kürdistan, Arabistan, Arnavutluk gibi yerleri gezebilirler. İslam beldelerinde medeniyeti kabul edip hastalıklarımızı tedavi edecek yegane araç din ve dini duygulardır.
İslam ülkelerinin en büyük hastalıkları ise başta atalet yani tembellik ve üretimsizlik, ikincisi cehalet yani din ve fen ilimlerinin beraber okutulduğu sağlam bir eğitim anlayışının tesis edilememesi, üçüncüsü ise din ve ahlaka muhalefet etmekten meydana gelen ahlaksızlığın yaygınlaşması, böylece Müslümanların kalplerinin dağılıp ihtilafa girmeleri.
Bu üç hastalığın neticesinde Müslümanlar fakirlik, yoksulluk, hırsızlık, hile gibi toplumsal sorunlara maruz kalmışlar. Âlem-i medeniyet, bu seyyiatın izalesini bizden istiyorlar.
Dipnotlar:
(1) bk. Makale-5: Kürd Teavün ve Terakki Gazetesi, 6 Kânun-ı Evvel 1324 19 Aralık 1908 Sayı: 3. Nüshası Sayfa 20-22.
(2) bk. age.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü