"Hem hayatı yaratanın hayatla ihsan ettiği kıymettar hediyeler ve nişanlarla bilerek süslenip her gün tekerrür eden resmî küşatta mü’minâne, şuurdarâne, şâkirâne, minnettarâne Padişah-ı Bîmisâlinin nazarına arz etmektir." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Allah’ı tanımanın ve bilmenin nihayeti yoktur. Bu sebeple marifet ve muhabbette nihayetsiz makam ve mertebeler vardır. Bir avam Mü’min’in iman ve marifet derecesinden tutun, ta Habib-i Kibriya Efendimiz (asm)'in iman ve marifet derecesine kadar sayısız mertebeler vardır. İnsan, devamlı marifet ve muhabbet noktasından terakki ve tekemmül içindedir. Bu sebeple insanın her an hava ve suya muhtaç olması gibi, akıl ve kalp de her an marifet ve tefekküre muhtaçtır.
Allah, insanlara ve diğer şuur sahiplerine, kendisini hayat ve hayata taktığı sayısız nimet ve ihsanlar ile tanıtıp sevdiriyor. Hediye ve nişandan maksat; Allah'ın sonsuz ikram ve ihsanlarıdır.
Resm-i küşad; merasim ve resm-i geçit demektir. Merasim ve resm-i geçidin en mühim gayesi; yine izhar-ı haşmet ve azamettir. Bir devlet nasıl dostlarına güven, düşmanlarına gözdağı vermek için, askerî geçitler ve merasimler düzenliyorsa; -tabiri caiz ise- Allah da kendi kullarına karşı nihayetsiz ihsan ve ikramını ve azamet ve kibriyasını kâinat sarayında sergileyip ilan ediyor.
Sayısız galaksi ve yıldızların sapan taşı gibi döndürüldüğü halde, zerre kadar yörüngesinden zerre kadar sapmamaları, Allah’ın azamet ve kibriyasını ilan eden bir nevi resm-i geçittir.
"Ruhlu mahlûkatına ve nebatî masnuatına birer resm-i geçit tarzında bir ulvî bayram yapmıştır..." (17. Söz)
Günümüzde yaklaşık üç milyon tür hayvan vazifelerini bitirip, ölüm kanunuyla bu resm-i geçit yerini terk ediyorlar.
Bu dünyada yapılan merasimlerde, resm-i geçidin başlangıç ve bitişi, tribünlerin önünde çizgilerle işaretlenmiştir. Farklı okullar yahut askerî birlikler bu çizgiler arasında geçit resmi yaparken yürüyüşlerine çok dikkat eder, hiç hata yapmamaya çalışırlar.
İnsanın, yaratılış gayesini, her an murakabe altında olduğunu, her fiilinin kaydedildiğini unutmaması, bütün âza ve latifelerini Cenab-ı Hakk’ın rızası dairesinde kullanmak suretiyle süslemesi, kendisini böylece Cenâb-ı Hakk'ın şuhûduna arz etmesi gerekir.
Bu dünya hayatında da insan dışındaki bütün türler, yaratılış gayelerine tam uygun bir hayat sürer ve resm-i geçitlerini eksiksiz ve hatasız olarak tamamlarlar. Her türün doğum ile başlayan resm-i geçidi ölüm ile son bulur.
Bütün türler resm-i geçitlerini sırayla değil birlikte gerçekleştirirler. On Birinci Söz’de ifade edildiği gibi, mahlûkatın yaratılış hikmeti, Cenâb-ı Hakk’ın kendi eserlerini bizzat müşahede etmesi, ikinci olarak da bu İlâhî san’at eserlerini seyirci mahlûkatına göstermesidir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü