"Hem meselâ, müteaddit devletler ve ayrı ayrı payitahtları bulunan hükûmetlerin, bazan oluyor ki, müstemlekât cihetiyle veya imtiyazat haysiyetiyle veya ticaretler münasebetiyle bir tek memlekette ayrı ayrı hâkimiyetlikleri bulunur..." izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Nasıl ki, her devlet kendini temsilen başka devletlerde büyükelçilikler açar ve oradaki vatandaşını korumak, kollamak ve sıkıntılarını gidermek için çalışır. Meselâ; Türkiye kendini temsil için Almanya'da açtığı büyükelçilik, Ankara'ya bağlıdır. Ankara bir karar aldığı veya bir kanun çıkardığı zaman elçiliğine duyurur. Bazen bu kararlar gizli de olabilir. Alman hükümeti bu gizli kararı direk olarak Ankara'dan öğrenemez. Zira merkezde güvenlik had seviyededir. Oraya sızıp, o haberi çalmak mümkün değildir. Ama Ankara’yı temsil eden Alman büyükelçiliğinden bir şekilde o haberi sızdırabilir. Bu büyükelçilikten sızdırılan haber, merkezden dolaylı olarak sızdırıldı denilir. Yoksa direk merkezden sızdırıldı denilse yanlış olur. İşte tek merkezin elçilikler vasıtası ile binlerce noktalarla irtibatı ve ağı vardır. Bu irtibat ve ağ sayesinde her nokta ile bilgi alışverişi vardır.
İşte semavat âleminin merkezi; meleklerin kader levhalarını müzakere ettiği mele-i âlâdır. Ama semavat bu mele-i âlâ'dan ibaret olmayıp, bir memleket gibi çok ücra köşeleri vardır ve hepsi ile irtibat içindedir. İşte Kur’ân’ın haber verdiği cinlerin semavattan kulak hırsızlığı yapması, direkt merkez olan mele-i âlâdan değil, ona bağlı olan ücra köşelerdeki mevkilerdendir. İşte bu temsilde vurgulanan husus burasıdır.
Semânın kısm-ı azamı sükût içindedir ve sükûnetlidir. Yani o mülk içinde yaşayan varlıklar itaatkârdırlar ve emir tahtında hareket ederler. Hiçbir kargaşa ve çalkantı yoktur. Sadece, kulak hırsızlığı yapmak için semâya çıkmaya çalışan cinnî şeytanlarla onları tardeden melekler arasında, çok dar bir dairede, cüz’i bir mücadele söz konusudur.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü