"Her cemâl ve kemâl sahibi, kendi cemâl ve kemâlini görmek ve göstermek istemesi sırrınca,.." ifadesine, Kur'an ve sünnet-i sahihadan delil var mı?
Pts, 19/07/2010 - 00:00 tarihinde gönderildi
Değerli Kardeşimiz;
Bu ifadenin doğrudan ayet veya hadislerde yeri olmasa da, bu mana ayetten beslenmektedir. Şöyleki, Üstadımız Ahzab suresinde geçen, “Biz o emaneti göklere, yere ve dağlara arzettik, onlar onu yüklenmeye yanaşmadılar, ondan korktular. İnsan ise onu yüklendi. O cidden çok zalim, çok cahil bulunuyor.” (Ahzab, 33/72) "emanet" ifadesi için Nur Külliyatı’nda şöyle mana vermiştir:
“Küçücük cüz’î ölçüleriyle, sanatçıklarıyla Hâlıkının muhit sıfatlarını, küllî şuunatını, nihayetsiz tecelliyatını ölçerek bilmek…” (1)
Buradan da anlaşılıyor ki: insanın küçücük cüz'i istidatları ve özellikleriyle Cenab-ı Hakk'ın külli sıfatlarını anlama kabiliyetine sahiptir. Demek ki, Üstadımızın bu ifadesi yukarıda belirtilen ayetten mülhemdir.
Ayrıca Cenab-ı Hak bir hadis-i kudside,
“Ben gizli bir hazine idim. Bilinmek istedim, mahlukatı yarattım.”(Acluni, II, 132)
buyurur. Bu hadis-i kudside geçen "gizli hazine" tabiri Cenab-ı Hakk'ın esma ve sıfatlarını kasteder. Bunların anlaşılması için de Cenab-ı Hak insana çeşitli kabiliyetler ve istidatlar vermiştir. İşte "kıyas-ı binnefs" dediğimiz, insanın nefsi ile kıyas yapıp Allah'ın esma ve sıfatlarını anlamaya çalışması "marifetullah" için çok lazımdır.
İşte bu hadis-i Kudsi'de,
"Her cemâl ve kemâl sahibi, kendi cemâl ve kemâlini görmek ve göstermek istemesi sırrınca, o sultan-ı zîşan dahi istedi ki, bir meşher açsın, içinde sergiler dizsin; tâ nâsın enzârında saltanatının haşmetini, hem servetinin şâşaasını, hem kendi san'atının hârikalarını, hem kendi mârifetinin garîbelerini izhâr edip, göstersin. Tâ, cemâl ve kemâl-i mânevîsini iki vecihle müşâhede etsin.."(2)
ifadesinin delili de mevcuttur.
Dipnotlar:
(1) bk. Sözler, Onuncu Söz.
(2) bk. Sözler, On Birinci Söz.
İlave bilgi için tıklayınız:
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editör