Her şey Nur-u Muhammedî'den halk olunduğuna göre, şerlerin yaratılmasını nasıl değerlendireceğiz?
Değerli Kardeşimiz;
Üstat hazretleri, vücudun yani varlığın hayr-ı mahz, ademin ise şerr-i mahz olduğunu beyan eder. Bütün şerler, hayırların terkinden doğmaktadır. Bu terki isteyen ve kesb eden ihsandır. Bu imtihan dünyasının bir icabı olarak da Allah, hayır olsun, şer olsun kul neyi dilerse onu yaratır. Ve Üstadımızın beyan ettiği gibi, “ Kesb-i şer şerdir, halk-ı şer şer değildir.” Yani, şerri yaratmak değil, kesbetmek, işlemek şerdir.
En büyük şer, imansızlıktır. İmansızlık imanın terk edilmesinden doğar. Yoksa, imansızlık diye ayrı bir mahluk yoktur. Keza, bütün ahlâksızlıklar güzel ahlâkın terkinin neticeleridir. Yine bütün zulümler de adaletten sapmanın zehirli meyveleridirler. Örnekler çoğaltılabilir.
Öte yandan, bütün peygamberler ismet sıfatı ile muttasıftırlar, günahlar onlara ilişemez. Onlar (as.) bütün himmetlerini davalarını anlatmakta, insanları tevhide ve ebedî saadete kavuşturmakta kullanırlar. Her şeyi hayra hizmetkâr ederler. Nitekim,“Benim şeytanım bana teslim oldu.” (Tirmizi, Rada 17; Müsned, III/309) hadîs-i şerifi de bunu teyit etmektedir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü