"Hiç hatırına gelmesin ki, şu hilkatte câri olan nâmuslar, kanunlar, kâinatın hayattar olmasına kâfi gelir. Çünkü, o cereyan eden nâmuslar, şu hükmeden kanunlar, itibârî emirlerdir, vehmî düsturlardır; ademî sayılır." İzah?
Pts, 19/07/2010 - 00:00 tarihinde gönderildi
Cevap
Değerli Kardeşimiz;
Kâinattaki tekvini kanunlar, gerçekte harici vücudu olmayan kanunlardır, vehmidirler. Tıpkı ceza yasası kanunları gibidirler. Ceza yasası kanunları kendilerini tatbik edemezler. Onları tatbik edecek insanlara ihtiyaç vardır. Biz onlara "savcı ve hakimler" diyoruz.
Aynen öyle de kâinattaki bu vehmi kanunları tatbik edecek varlıklara ihtiyaç vardır. Onlar ise meleklerdir...
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editör
Kategorisi:
Birinci Maksat, İkinci Esas |
Yazar:
Sorularla Risale |
Okunma Sayısı: 2522
|
Word indir
|
Pdf indir
Paylaş
Yorumlar
sağolun manyak bir cevaptı peki "Hayat, bir hakikat-i hariciyedir; vehmî bir emir, hakikat-i hariciyeyi yüklenemez" bu cümleyi nasıl anlayalım.
Bu ifade, verdiğimiz cevabın aynı anlamına geliyor. Yani kâinatta mevcut olan bu denge ve nizam, harikulade değerde bir hadisedir. Bu nizam ve intizam, kâinatın ayakta durması için gerekli bir şarttır. İşte kâinatta bulunan bu dengeyi idare edecek ve temsil edecek, ancak hakikaten mevcut olan ve temsil kabiliyetine sahip olacak melekler olabilir. Kanunlar gibi vehmi emirlerin, bunu yapması ve yüklenmesi düşünülemez.